Fuar'da, gazinoda, otoparkta nostalji
Yazar: Reşat Yörük
"İzmir Fuarı" ve "nostalji" kelimeleri yan yana geldiklerinde birbirlerine o kadar çok yakışıyorlar ki!
Kuru fasulye ile pilav, Ferhat ile Åžirin, kavun ile karpuz gibi...
(Şimdi İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen kesin köpürecek; adama bak be, koca fuarı benzete benzete karpuza benzetti diye... Valla ilk aklıma gelen onlar oldu! Hem teşbihte hata olmazmış.)
Çünkü İzmir'de doğup büyümüş herkeste İzmir Fuarı'nın nostaljik bir yeri vardır mutlaka.
O yüzdendir ki Büyükşehir Belediyesi'nin nazik Nostaljik Fuar Gazinosu davetini alınca hemen atladım... Pardon kabul ettim.
Sayelerinde gerçekten baştan sona nostaljik bir gece geçirdik. İzninizle anlatayım:
Akşam 21.00'deki program için aracımızı Kahramanlar'daki Güçbirliği Otoparkı'na bıraktığımızda saat 20.45'ti. İçerideki insan seli yüzünden 26 Ağustos Kapısı'ndan Göl Gazinosu'na yürümemiz tam 20 dakika sürdü. Hele Viking standının önünde, sözüm ona Vikinglere benzetilmiş boynuzlu ve plastik kılıçlı iki komik adamı görmek isteyenlerin oluşturduğu izdiham nedeniyle, Heysel faciasında ezilen Belçikalı taraftarlardan beter olduk. Hani stantta ne olduğunu görmesem; Japon İmparatorluk Ailesi'nin 41 yıl sonra doğmuş oğlu gelmiş de onu seyrediyorlar diyeceğim. Görmemişin oğlu olmuş ya!
Neyse! Üç beş omuz darbesi ve şık çalımlarla kalabalığı yarıp göl bisikletine binmek isteyenlerle yarım ekmek arası döner bekleyenlerin oluşturduğu kuyrukları da geçtikten sonra kendimizi gazinoya zor attık.
Kapıdaki şık karşılama, atlattığımız badireyi çabuk unutturdu. Nostalji gazinosu olduğu için ben açık hava sineması gibi bir düzende çekirdek çıtlatıp sade gazoz içeceğimizi sanıyordum. Yemek düzeni yapmışlar. Biz de gösterilen yerimize oturduk. Masada kıpırdayacak yer olmadığından aslında buna "Medine fukaraları gibi dizildik" demek daha doğru olacak.
Gelelim programa:
Gülden Karaböcek ve Alpay'ın yarattığı duygu seli muhteşemdi. Tam "Eylül'de gel" parçasıyla gençlik aşklarının o güzel anılarına dalan İzmir'in protokol kesimi, hemen ardından gelen "Çalkala Nurhan çalkalaaa!" feryadıyla titreyip kendine geldi. Nurhan Damcıoğlu sahnedeydi.
Zevatın hemen toparlanmasından anladım ki Damcıoğlu'nun birkaç gün önce, İzmir'in ünlü işadamlarından İstemi Gürel'in kucağına oturduğu fotoğraf henüz belleklerden çıkmamış. Herkeste, mazallah bizim kucağımıza da oturur endişesi hakim. Hani konu komşuya malzeme olmayalım diye...
Kadın da dört patlarlı dizel motoru gibi maşallah! Durmak bilmiyor. Kostümünün bir yerinde kesintisiz güç kaynağı taşıyor diyeceğim ama o da yok!
Programının sonunda aynı Nurhan Hanım, İzmir ekonomisine ilişkin bir de demeç verdi:
"Fuar'daki gazinoların ekonomiye katkısı çok büyük. Herkes buradan ekmek yiyordu, ekonominin direğiydi. Yeniden açılmalarını diliyorum."
Program sonrası (23.00'te çıktığımızdan Belkıs Akkale ile Muazzez Abacı'yı dinleyemedik, o yüzden farkındaysanız onları es geçtim) yine meşakkatli bir yürüşüyle Güçbirliği Holding'in işlettiği otoparka geldik. Nostalji gecesinin bitmediği, çalışmayan asansörlerden anlaşılmıştı. Çıkışta ödeme yaparken, daha Fuar'ın ikinci gününde 3 YTL olan otopark ücretinin yüzde 66'lık zamla 5 YTL'ye yükseltiğini gördük. 1970'lerin, 80'lerin kazıkları aklımıza geldi.
Tatlı bir nostalji daha yaşadık.