Bir kurtuluş kaç kuruş?
Yazar: Agah Agamemnon
Anadolu’da ulusal direnişin simge tarihleri vardır, her ile, ilçeye, kasabaya, köye bıraktığı.
Bu tarihler önemlidir, “kurtuluş” günleridir, “hürriyet”e atılan imzalardır her biri…
Ağustos sonu ve Eylül başı, Ege’de ve İzmir’de “kurtuluş” bereketinin zamanlarıdır.
“Efe”lerin yüreği gibi coşku dolu şenlikler yapılır.
Anlamlı ve kaliteli olmalıdır, “kurtuluş” kavramının ağırlığını taşıyan şenlikler.
İçi boşaltılmış, cılkı çıkmış, kurtuluş ruhunu bir gram yansıtmayan etkinlikler, bu şenliklere hiç yakışmaz.
Böyle etkinlikler var mı; bakalım…
***
İzmir’in ya da İzmir’in ilçelerinin kurtuluş şölenleriyle dolu bir haftadayız
İzmir’in, Türkiye’nin kurtuluş mücadelesindeki rolüyle ilgili en güzel mesajı Sabah Gazetesi’nin her gün mutlaka okunması gereken yazarı Yılmaz Özdil vermiş:
“Cadde mi gezsek... Dumlupınar caddesi, Şehitler, Gaziler, Vatan, İstiklal, İnönü, Akıncılar, Şehit Fethi caddesi...
Yoksa bulvar mı gezsek... Gazi, Fevzipaşa. Mahalle desen... Egemenlik mahallesi, Kurtuluş, Mehmet Akif, Millet, Kubilay, Sakarya, Ülkü, İnönü, 19 Mayıs, Tınaztepe, Kocatepe, Duatepe, Zafertepe, Hürriyet mahallesi...
Semt mi gezsek... Çankaya da var, Bayraklı da... Hatay var kardeşim, Hatay.
Okul mu gezsek... Atatürk Lisesi, Cumhuriyet Lisesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Hakimiyet-i Milliye, Misak-ı Milli, Gazi ilkokulu...
Atatürk Stadı'nda Altay'ı mı seyretsek, Alsancak Stadı'nda Altınordu'yu mu”
Özdil’in bu satırları, bu kentin ruhunu anlatmaya yetiyor.
Peki ya bu ruhu bir türlü kavrayamayanlar?
***
Geçenlerde torunla gezmeye çıkmışken, ağaca tutturulmuş bir pano gördüm.
Üzerinde Davut Güloğlu yazıyordu. Kimse?
Sanırım şu suyun üzerinde şapıduk şupudık horon teptiğini sanan genç çocuk.
Kocaman bir fotoğrafı vardı panoda.
Güzelbahçe Belediyesi’nin düzenleyeceği bir konserdi bu.
Tarihine baktım 11 Eylül 2006.
Biraz sorguladım, Güzelbahçe’nin kurtuluş günü için yapılıyormuş bu etkinlik.
Ama, İzmir Fuarı’na giderken yol üzerinde bu panoların aynısını gördüm:
Ne Güzelbahçe’nin kurtuluşu yazıyor, ne bir şey!
Sanırım, anlamak için Ertan Avkıran olmak lazım!
Avkıran, Güloğlu’nu boşuna getirmez.
Herhalde onun için önemli olan sadece Güloğlu’nu getirebilmek.
“Güzelbahçe’nin kurtuluşu” ibaresi panolarda yazmadığına göre, herhalde 11 Eylül 1922 tarihinin bir önemi yok Avkıran için.
Bizim internet kurdu toruna baktırdım da, ekşi sözlük diye bir internet sitesinde:
Güloğlu’nun en sevilen Katula şarkısı için şunlar yazıyor mesela:
“2003 yazının işkence şarkılarından biri olarak beynimize damgasını vuran nadide eser…”
“Her yerde duyulan, kafaya çekiçle vurma etkisi yaratan şey..”
“Davut Güloğlu tarafından, Panjabi MC’nin parçası arasındaki benzerliğin sadece tesadüf olduğu iddia edilen şey.”
***
Dikkat ettiyseniz, şarkı bile demiyorlar, “şey” diyorlar.
Ne diyeyim, Ertan Avkıran’a yakışmış.
Halk isteyebilir, sevebilir, tapabilir!
Ama, bu senin ilçenin kurtuluş şenliği.
Karadenizli yiğitlerin yüreğine su serpmenin yolu ve onların oylarını kazanmanın yolu Güloğlu’nu Güzelbahçe’ye getirmekten geçmiyor.
Hizmet üretmek gerekiyor biraz da.
Oy gibi bir amacın varsa, kurtuluş gününde bunu yapamazsın kardeşim.
Sözde halk ekmek fabrikasının açılışında bile, Coşkun Sabah gibi kendini kanıtlamış halk sanatçısı gelmiş.
Sayın Avkıran hiç olmazsa, bunu örnek alsaydı.
Büyükşehir Belediyesi’nin, hatta Ülkü Ocakları’nın 9 Eylül şenlikleri organizasyonunu inceleseydi, ciddiyetle yapılmış bir organizasyon nasıl olurdu görürdü.
Bana göre, Güzelbahçe’nin yeniden “kurtulma”ya ihtiyacı var.
Ama Ertangillerden…
Hepinize iyi haftalar.