Hoş geldim ama geçti!
Yazar: Sabriye Mercan Bolulu
Her güzel ÅŸey gibi bizim tatil de bitti! Ä°ÅŸyerimden “Aa, bugün gelmiyor muydun sen?” gibi kinayeli dost aramaları olmasa daha dönesim yoktu aslında. Sevgili editörüm “Yazını okudum, tatile çıkıyormuÅŸsun…” diye uyarmasa yazı yazmayı bile unutmuÅŸum!
Uzun zamandır bu kadar sakin bir tatil yapmamıştım. Gerçi giderilen stresler işe başlar başlamaz hemen yerleşiveriyor yeniden ama bu kez on beş günün tadı öyle kolay gitmeyecek damağımdan. Bilgisayarımın masaüstüne dalgalarla dans eden kızımın fotoğrafını da koydum ki, kriz anında belki yardımcı olur.
Lafı uzatmaya, nispet yapmaya gerek yok. Güzel bir tatil yaptık, döndük. Darısı hala tatile çıkamayanların başına! Hele eylülde ne güzel olur tatil! Bak yine iÅŸtahım kabardı ama hiç ÅŸansım yok, biliyorum…
Tatildeyken suni gündemden olabildiğince uzak durmaya çalıştım. Kan gölüne dönen Ortadoğu ve memleketimizin doğusunda yaşananlar için gözyaşı dökmeye devam ettik elbette. İşim gereği her gün en az on gazete okuyan bir kişi olarak yazılı basından uzak durmaya çalıştım. Fırsat buldukça televizyonların ilk birkaç haberini izledim, o kadar.
Dönüşte bir baktım ki Türkiye acayip karışmış yine… Yaza Pınar AltuÄŸ damgasını vurmuÅŸ! Dünya savaşı konuÅŸurken biz Pınar AltuÄŸ’un küçük aşıklarını, sevgilisiyle objektiflere yakalanan iÅŸadamı Cem Hakko’nun karısına vereceÄŸi 7 milyon YTL’lik boÅŸanma tazminatını, Kaya ÇilingiroÄŸlu’nu, Hülya AvÅŸar’ın yeni aÅŸkını, Ali Kırca’nın aynı kanalda çalıştığı sevgilisiyle çekilen görüntülerini, Chatçi Dekan Prof. Dr. ErdoÄŸan Berçin’i konuÅŸur olmuÅŸuz. Küçük Åžeref Can meselesini de unutmamak gerekir tabii… UnuttuÄŸum varsa magazin dünyasından af diliyorum.
Gazetelerin internet sayfalarında en çok bu haberler ilgi görmüş. Aslında pek şaşırmadım ama ne bileyim, doğduğumdan beri bu ülkede yaşıyorum ama hala bazı şeylere alışamadım işte. Bu yabancılaşma duygusundan kurtulmak lazım artık!
Bu arada tek tatil yapan biz deÄŸilmiÅŸiz anlaşılan. Dereleri kırmızı ve yeÅŸile boyayan çevre katili de tatile çıkmış anlaşılan. Ya da karşısında kararlı birilerini görünce tırstı galiba! Genelde peÅŸlerine düşülmediÄŸi için suçlular ellerini kollarını sallaya sallaya eylemlerini gerçekleÅŸtirmeye alışık oldukları için… Aslında belediye de en iyi çözümü bulmuÅŸ; iki dereyi de kurutmuÅŸ, delikleri tıkıyor. Aslında hiç su vermemek lazım bu derelere; bak o zaman kirletebiliyorlar mı..?
Belediye demiÅŸken; BaÅŸkan Aziz KocaoÄŸlu da boÅŸ durmamış anlaşılan! Bazıları tarafından en çok eleÅŸtirildiÄŸi halkla iliÅŸkiler konusuna el atmış. “Biz de bazı ÅŸeylerden rahatsızız; tasarrufumuzu kullanacağız!” diye açıklama yapmış. Rastlantı mıdır bilinmez, aynı dönemde basın ve halkla iliÅŸkiler biriminde çalışan herkesten özgeçmiÅŸleri istenmiÅŸ. BaÅŸkan bu konuya o kadar önem veriyor ki, “ekonomik danışman” diye aldığı kiÅŸi bile halkla iliÅŸkiler konusunda fikirlerini beyan eder olmuÅŸ. Bizde yani Ä°zmir’de genel olarak böyledir zaten! Bütün yöneticiler halkla iliÅŸkiler konusunda uzmandır! Uzmanlara bile ders verecek durumdadırlar yani! Çok daha uygun ücretlere lise mezunlarıyla falan çalışmak yerine neden halkla iliÅŸkiler uzmanlarını bünyelerine alırlar, hiç anlayabilmiÅŸ deÄŸilimdir zaten!
Neyse, hoş geldim ama hoş buldum mu henüz anlayamadım doğrusu. Tatil aylarının sonu yaklaştıkça İzmir kazanı yeniden kaynamaya başlamış bile! Umarım o kazan kaynatanlar, kısa bir süre sonra çocuklarımızı yollayacağımız okulların güvenliğini sağlamışlardır. Gerçi biz çoktan unuttuk ama deprem riskini unutmayan yöneticilerimiz vardır umarım! İlk fırsatta araştıralım bakalım!