Daha kaç öğrenci, kaç veli?
Yazar: Elbin Ertunç Dinç
İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz İzmir Valiliği ile birlikte yeni bir kampanya başlattı. Adı da “Bin öğrenci, Bin veli”. Bu kampanyaya gönüllü veli olarak katılmak isteyenler 400. YTL vererek bir öğrencinin okul önlüğünden ayakkabısına, kırtasiye masrafından cep harçlığına yıllık ihtiyaçlarını karşılayabilecekler. Söz konusu yardımların hangi öğrencilere verileceğini devlet okullarının aile birlikleri belirleyecek. Bu kampanya ile bin öğrencinin eğitimine daha iyi koşullarda devam etmesi planlanıyor.
Eğitim olanağından yoksun olan insanlarımıza yardımcı olmayı amaçlayan bu ve benzeri kampanyalar yaraya merhem olma isteğiyle yapılan çok önemli işler; ancak, o kadar çok kampanya, o kadar çok yardımlarla yürütülen bir iş oldu ki eğitim, yol ortasında kalan, hadi abi acık el atın da yürüsün dediğimiz arabaya benzedi. Eğitimin, devletin en önemli işi olduğunu neredeyse unuttuk. Sistemdeki eksikler için Milli Eğitim Bakanından çok çatacak hayırsever arıyorum.
Sorgulayıcı nedenli niçinli soru sormanın yasak sayıldığı bir eğitim sisteminde yetişmiş bir insana hiç yakışmayacak ama bazı sorularım olacak. İlgilisi olduğunu düşünenler yanıtlasın.
Hadi bakalım pamuk eller cebe yaklaşımının sergilendiği kampanyalarla daha kaç öğrenciyi okul dediğimiz çoğu yerde elektriği suyu, sırası, masası, kışın yakacak kömürü, ilim ve irfan dağıtacak donanımlı bir öğretmeni olmayan dört duvara sokarız?
Neden müfredat programları her yıl değiştirilerek eğitim sistemimiz yaz boz tahtasına dönüştürülüyor?
İllere göre OKS ve ÖSS’de sıfır çeken öğrencilerle ilgili sayısal veriler yerine neden ruhu öğretmen olmayan, öğretmekte sıfırı çeken öğretmenlerden bahsetmiyoruz?
Neden çağın şartlarına uygun öğretmen yetiştirmesi gereken kurumların kalitesini sorgulamıyoruz?
Neredeyse her fakülte mezununa üç aylık kursla öğretmen olma hakkı tanınarak niçin öğretmenlik mesleğinin onuru çiğneniyor?
Neden herkesin ciddi bir eğitim almadan da yapabileceği bir meslek haline getiriliyor öğretmenlik?
Bu kadar ağır sorudan sonra en ağırlarını da sona sakladım.
Altılı ganyan, sayısal loto, şans topu gibi insanlarımızı her haftaya yeni bir umutla başlatan şans oyunları oynayarak aynı zamanda eğitim gönüllüsü olan vatandaşlarımızın katkıları hangi havuzda toplanıyor?
Bu havuzun problemi ne? Sayısız musluğun aktığı havuzun hiç dolmamasına neden olan kaç deliği olabilir?
Kampanyalı eğitim sistemimize ses getirecek bir kampanya ile katkıda bulunmak istiyorum. Her konuda olduğu gibi eğitim sistemimizde de sponsorluk dönemini başlatalım. Öğrencilerin önlüklerinin üzerine o çocuğun eğitimine kim katkıda bulunuyorsa onun adını yazalım. “Ömer amcanın desteği ile okuluma devam ediyorum.” ya da “Teşekkürler Ayşe Teyze” benzeri ifadelerle eğitimin artık vatandaş desteği ile yürütülen bir iş olduğunu da açıkça ortaya koymuş oluruz.