Bir paşamız grip olmuş
Yazar: Agah Agamemnon
Nasıl bir memleket haline getirdiler, şu paylaşmanın ve dayanışmanın merkezi Anadolu'yu?
Hayatımızdaki her şey, ama her şey paraya tahvilli.
Örneğin velisiniz; çocuğunuzu okula yazdırmak için elinizdeki en güçlü anahtar destesi sağlam bağış parası!
Ya da üniversiteyi bitirmiş bir öğrencisiniz; öğrenci işleri bürosundan terler dökerek hak ettiğiniz diplomayı para vererek teslim alıyorsunuz.
Suçu kanıtlanmış ve görüntülerle tespit olunmuş basının yakından takip ettiği bir tecavüzcü bile; 10 milyarı bastırıp özgürlüğünü satın alabiliyor bu ülkede!
Hastanız var, yakınınızın kaldığı hastanenin katına çıkacaksınız galoş için para, para, para!
Hastasınız; yediğinizden içtiğinize ilacınızdan her bir "Merhaba"ya her şeyin bir tarifesi var.
"Tarifesiz insanlık" ve iyilik yok artık kısacası.
Şairin dediği gibisiniz:
"Bir garip Orhan Veliyim
Veli'nin oğluyum
Tarifsiz kederler içindeyim
...
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
El konuşur sevişirmiş, bana ne... "
***
Sağlık Bakanlığı'nın Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği, özellikle benim gibi kolestrol ve tansiyonun boyunduruğundaki yaşını almışları tarifsiz kederlere sürükleyecek cinsten.
Tabii ki işin ucu çocuklara, orta yaşını sürenlere de dokunuyor.
Bilim Kurulu toplanmış, efervesan soğuk algınlığı ilaçları, yönden tablet ve süspansiyon formlarından; öksürük şuruplarından ekspektoran olanları tedavi edici yönden hiçbir üstünlüğü olmadığı gerekçesiyle ödeme listesinden çıkarılmasını buyurmuş.
Bu şu demek; bugüne sosyal güvencenizle kullandığınız pek çok ilacı artık hayatınızdan çıkarın, demek.
Ne kadar acı! Demek ki bugüne kadar tedavi edici hiçbir üstünlüğü olmayan ilaçları hasta olmak gibi bir suç işleyerek kullanarak devletin kasasını hortumlamışız.
Hırsızdan farkımız yokmuş; biz SSK'lının, Bağ-Kur'lunun, Emekli Sandıklının.
***
Geçenlerde bir paşa grip olmuş. Ordu onun için seferber olmuş.
Bodrum Yalıkavak'taki, kendi adını taşıyan Kenan Evren Caddesi'ndeki Günbatımı Konakları içinde özel konutunda, klimalar nedeniyle soğuk algınlığı geçiren ve ateşi çıkan paşamıza GATA acilen bir ambulans uçak göndermiş.
Benim bildiğim asker ocağında, her ışık otomatının üstünde ya da altında "Gereksizse söndür" uyarıları vardır.
Paşamızın evinde kaç klima var, kaç BTU onu bilmem!
Ama dalyan gibi adamı böylesine hasta edecek kadar açılırsa o klimalar, işte sonuç bu olur!
Ne yapsın adamcağız? Tabi ilaç verdikleri yok; ülke hastayken iyileştirmek için çabalayan Paşamız, Halikarnas Eczanesi'ne gidip ateş düşürücü isteyecek değil ya, "Bu bakanlık listesinde yok" yanıtını alsın...
En kötüsü, 17 Temmuz'da 90'ına basacak paşamız için yapılacak doğum günü partisi hazırlıkları yarım kalmış. Bu durum yakınlarını üzmüş. Ah ah!
Sibel Can, Gülben Ergen ve İbrahim Tatlıses Konseri için Marmaris-Bodrum arasında mekik dokuyan; resim sanatını bu şarkıcılar üzerinde konuşturmaya gönüllü paşamıza nazar değdi.
Hep derler ya "Ordu Milletiz" diye.
Derken iyi.
Ben de askerim o zaman, benim gibi tüm emekliler de asker.
Öyle klimadan da değil, gerçekten yaşı bünyemizden kaynaklı bir rahatsızlık geçirsek, ateşimiz çıksa, soğuk alsak; bize de gelir mi ambulans uçak.
Eh Agah, diyeceksiniz; sen önce şu kolestrol değerini 60'ın üstüne çıkar da; ilaçlarını almayı hak et!
Doğru! Sözüm yok ama.
Bu halkın da bu gidişle paşa falan olacağı yok; ne versen alıyor, sessizliğinin nedeni belki de "paşa paşa" yaşamak zorunda bırakıldığı bu hayattan.
Ambulans uçak, neyine senin!
Hepinize iyi haftalar…