Büyük Usta Nazım Hikmet
Yazar: Hakkı Ülkü
“Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni” demiÅŸti beni Nazım Hikmet. Oysa ÅŸimdi Rusya’da bir mezarlıkta yatıyor, vasiyeti yerine getirilmediÄŸi gibi de, 1951 yılında alınan Bakanlar Kurulu karı ile artık Türk vatandaşı deÄŸil…
“Bir vapur geçer Varna önünden / Uyyy Karadeniz'in gümüş telleri, bir vapur geçer BoÄŸaz'a doÄŸru / Nazım usulcacık okÅŸar vapuru, yanar elleri...” diyerek hasretini en güzel kelimelerle dile getiren, hayatının yarıdan fazlasını memleket özlemi içinde geçiren, tüm dünyanın önünce saygıyla eÄŸildiÄŸi büyük usta Nazım Hikmet’e yapılan bu haksızlığı gidermek için yapılması gereken basit bir prosedür yerine getirilmiyor. Sanki Nazım Hikmet vatandaÅŸlığına geri kavuÅŸunca her ÅŸey daha kötü olacak; birileri Nazım’ı hala simge olarak kullanmaktan vazgeçmiyor anlaşılan.
TBMM BaÅŸkanı Bülent Arınç bile, Moskova ziyaretinde Nazım’ın yattığı Novodevoyçe mezarlığını ziyaret edip, büyük ÅŸair için dua ederken; Nazım Hikmet’in “Anadolu’da bir çınar altında yatmak” isteÄŸi olan vasiyetinin yerine getirilmesi gerektiÄŸini söylüyor. Ama ne garip ki, Nazım’ın mezarını ziyaret eden herkes, büyük ÅŸairin Türk vatandaÅŸlığı hakkının geri verilmesini isterken, Meclis’te bu yönde bir giriÅŸimde bulunulduÄŸunda parmaklarını oynatmıyorlar.
GeçtiÄŸimiz yasama döneminde, 50 maddeden oluÅŸan VatandaÅŸlık Kanun deÄŸiÅŸikliÄŸi ile ilgili tasarı görüşülürken Nazım Hikmet’in vatandaÅŸlığa geri alınması ile ilgili yapmış olduÄŸum öneri alt komisyonda kabul edilmedi ve “üst komisyonda görüşülür” bahanesi ortaya atıldı. Ãœst komisyonda ise, “Bir kiÅŸinin vatandaÅŸlığa kabul edilmesi için bizzat kendisinin müracaat etmesi gerekir” gibi mantık dışı gerekçelerle reddedildi. Nazım’ın mezarını ziyaret edenler, “Nazım Türk vatandaÅŸlığına geri alınsın” diye siyasi ÅŸov yaparken; geri alınması için verilen mücadeleler gerekçesiz olarak, mantık dışı açıklamalarla reddediliyor.
Oysa Nazım Hikmet Ran, 20. yüzyıl edebiyatının en önemli kalemlerinden birisi. Yurtdışında yüzbinlerce kiÅŸi Türkiye deyince Nazım Hikmet’i tanıyor, onun kitaplarını okuyor ve ona sahip çıkıyor. UNESCO, Nazım Hikmet’in doÄŸumunun 100. yılında, 2002 yılını Nazım Hikmet yılı ilan etti. Tüm dünya büyük ÅŸairi kucaklayıp, ona sahip çıkarken, vatan hasreti ile yanıp tutuÅŸan Nazım’ın vatandaÅŸlığa tekrar kabulünü tartışıyor bile olmamız büyük ayıp. Ve bu büyük ayıp, anlaşılmaz gerekçelerle bir türlü giderilmiyor, türlü bahanelerle sümen altı ediliyor. Bu ayıbın temizlenmesi için verdiÄŸim mücadeleye yeni yasama yılında da devam edeceÄŸimin sözünü veriyorum.
Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi, “Bir kiÅŸi kendi isteÄŸi olmadan vatandaÅŸlıktan atılamaz” der, oysa Nazım yasalara aykırı bir ÅŸekilde Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸlığından çıkarıldı. Bu nedenle bir vatandaÅŸ, Nazım’ın vatandaÅŸlığa alınması için dava açtı, ama dava Danıştay 13. dairesi tarafından, “dava açma hakkının hak sahibine ait olduÄŸu” gibi gerekçelerle sürekli reddedildi. Ancak bu kez karara itiraz eden vatandaşın davasına bakan Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu, 06.10.2005 tarihinde verdiÄŸi 2005 / 2371 numaralı kararında “menfaat ihlali” meselesine daha geniÅŸ bir yorum getirerek, “Nazım Hikmet’in Türk vatandaÅŸlığından çıkarılmasına iliÅŸkin Bakanlar Kurulu kararının geçersiz kaldığı ve çıkarma kararının nüfus kütüğüne tesciline iliÅŸkin iÅŸlemin iptali istemi” için dar anlamda bir menfaat iliÅŸkisi aranmasına gerek olmadığına karar verdi. Dava halen devam ediyor.
Åžimdi tüm bunlar ortada iken, Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi ve Danıştay dava Mahkemeleri Genel Kurulu’nun açıklaması netken, Nazım Hikmet’in vatandaÅŸlığının hala tartışılıyor olması büyük ÅŸaire yapılan bir haksızlıktır. Ve Nazım Hikmet’in mezarı başında, “Nazım’ın vasiyeti yerine getirilmeli” diyenler, yeni yasama yılında, dosya önlerine tekrar konduÄŸunda, verdikleri sözleri hatırlamak zorundadırlar.
Ne diyordu Büyük Şair vasiyetinde;
“Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taÅŸ maÅŸ da istemez hani”...