Milli EÄŸitim’e “Elimi” Uzatıyorum!
Yazar: Hasan Tahsin KocabaÅŸ
Ãœlkemin okulları bu yıl hep huzursuzdu. Huzurlu olanları da biz duymadık, ilgilenmedik. Tüm “kanlılığına” raÄŸmen, örneÄŸin Genç Mucitler, “istendiÄŸinde”, nelerin baÅŸarılabileceÄŸine, çocuklarımızın o benzersiz potansiyeline en büyük kanıttı.
Ä°nönü Lisesi öğrencisi Cennet ile Mustafa Kemal Lisesi “baskınlarını” ve diÄŸer “okul olaylarını” hep “birinci haber” olarak okuduk da; Cankut’un, Yunanistan’daki büyük baÅŸarısı, biraz da “zorlamayla” hak ettiÄŸi ilgiyi gördü.
Yamanlar, Fatih, BaÅŸarı Okulları’nın “baÅŸarıları” üzerinde “durmadık” ama okullarda “sistem bozukluÄŸu” ile “aile yozlaÅŸması” ve “medya iÄŸrençlikleri nedeniyle kurulan çocuk çetelerini, canları yanan öğrenci ve öğretmenleri hep öğrendik.
Ülkemin medyası kirli!
Ülkemin eğitim sistemi yanlış!
Ãœlkemin temel direÄŸi aile birliÄŸi tehlikede!
Madde’nin, “manayı” vahÅŸice, kalleşçe iÅŸgali ise sürüyor!
Ama her ÅŸeye raÄŸmen ülkemin çocukları, ülkemin fedakâr eÄŸitimcileri “fırsat” bulunca, “olanak” yaratılınca, “madde” iÅŸgalini yırtıp güneÅŸ gibi parlıyorlar.
Hem de “her ÅŸeye raÄŸmen”!
Umarım ve dilerim ki, baÅŸta Milli EÄŸitim Bakanı Çelik olmak üzere, İçiÅŸleri Bakanlığı, Televizyon Patronları, RTÃœK, reklâm verenler ve belki de en önemlisi anne ve babalar üç aylık yaz tatilinde ciddi bir özeleÅŸtiri yaparlar. Ve okullar yeniden açıldığında, “güneÅŸlerimizin” aydınlığı tüm eÄŸitim dünyasını kaplar.
Bu satırların yazarı, üzerine düşeni yapmaya hazır.
Yeter ki Milli EÄŸitimciler de her türlü önyargıdan uzak, sadece o güzel o masum çocuklarımızın, yarınlarda mezarlarımıza tükürmemeleri adına, kendilerine uzatılan “destek” ellerini görürler.
Var mısınız Milli EÄŸitimciler, özel ya da devlet ama “az sayıdaki” muhteÅŸem örneklerimizi yaygınlaÅŸtırmak için “birlikte” mücadeleye var mısınız?
Türkçem "gücünü" gösterdi
Cumartesi gecesi, hayatımın bugüne kadar ki bölümünde yaşamadığım kadar büyük bir duygu yoğunluğu yaşadım. Çevremdeki herkes gözyaşı dökerken ben nedendir bilmem ama gözyaşlarıma hâkim olmak için saçma bir çaba gösterdim.
Ä°stanbul Gösteri ve Kongre Merkezi’nde yapılan 4.Uluslararası TÃœRKÇE Olimpiyatı final gecesine katıldım. Ä°zmir’den pek çok deÄŸerli ve saygın insan da oradaydı. Siyasal düşünceleri “aynı” olmasa da, Türkçenin o duygusal ve kutsal birleÅŸtiriciliÄŸi, içi boÅŸ ve cıvık siyasetin kara gölgesini kaldırdı birkaç saatte olsa. AKP, CHP, DYP, BBP, ANAP, MHP mensup veya yöneticileri sadece Türkçeyi alkışladı. Yan yana oturduÄŸumuz Taha Aksoy ile “aynı dakikalarda” duygusallaÅŸtık, “aynı anları” alkışladık. Farklı bakış açılarımıza raÄŸmen ikimiz de gecedeki “amacı” ve 84 ülkenin 400 çocuÄŸunun kalbinden geçenleri hissettik.
Ön sırada oturan CHP Ä°zmir milletvekili Muharrem Toprak ve ailesinin, Sevgili Işılay Saygın’ın heyecanları ile farklı bir heyecana sahip deÄŸildim.
Final gecesinin gerçekleÅŸtiÄŸi yerin sahibi, bu organizasyondan etkilenerek, yabancı olan mekân adını Türkçeye çevirdiÄŸi için, Türk Dil Kurumu BaÅŸkanı’ndan ödül aldığı an, gözlerim ön koltukta oturan Ä°zmir Esnaf BirliÄŸi BaÅŸkanı Mehmet Ali Susam’a takıldı!
Kim bilir, belki Susam BaÅŸkan, bugünden itibaren Ä°zmir esnafı arasında “Türkçe mekân adı” kampanyası açar! Bence bunu yapar, çünkü “Türkçe heyecanı” Susam’ın yüzünde okunuyordu! Ben de “yine” ama “sessizce” yanında olurum Susam’ın!
Dünyanın 80 küsur ülkesinde Türkçenin “öğreniliyor” oluÅŸu, her gün Ä°stiklal Marşı’nın Türkçe okunuyor olması, o sevimli çocukların yüreklerine kardeÅŸlik, hoÅŸgörü, paylaÅŸma, dayanışma ve birliktelik duygularının girmesi ve 400 yabacı çocuÄŸun Türkçe konuÅŸup, yazıp, ÅŸarkı söylemesi size umut ve heyecan vermiyor mu?
Bunları düşünüp uygulayanlara, boÅŸ oturmayıp çalışanlara, bunca yozlaÅŸma içinde, bunca yabancılaÅŸma içinde, para denen kirli kağıdın amaç, insanlık erdemlerinin ise “nostaljik masallar” görünümüne sokulmak istendiÄŸi, kapitalizmin en vahÅŸi düzeyinin “manayı” anlamsız kılmak için uÄŸraÅŸtığı bu süreçte “şükran” duymak neden yanlış olsun ki?
Onlar dertlenmeden çalışırken, oturup sadece yakınanlara neden saygı duyayım ki?
Bence bu organizasyon gelecek yıl Ä°zmir’de yapılmalı ve o çocuklar hepimizin evine konuk olmalı. Benim başımın üzerinde yerleri var. Düzenleyenlere de, katılanlara da!
Mananın, yeniden egemen; insanlığın bayrağının da özgürce dalgalandığı günlerin umudunu hissettim yeniden!
Şu rakı meselesi
Alkolle aram iyi deÄŸil, sevmiyorum. Ama Türkiye’nin “milli içkisinin” Amerikalılara satılmasını kabul edemediÄŸimi, özelleÅŸtirme zihniyetinden hoÅŸlanmadığımı, Sümerbank gibi Türkiye’nin tüm kazanımlarının “çar çur” edilmesine beddua ettiÄŸimi herkes biliyor. Ve dün Yenigün’de okuduÄŸum “Rakı fabrikası kapatılıyor” haberi beni kahretti. Rakı Amerikalılara “yakışmadığı” gibi, sosyal dengeleri bozmaya da hakları olmadığını “birileri” söylemeli. “ViskileÅŸen” rakının, Türkiye sofralarındaki “yeri” akÅŸamcılar tarafından sanırım “sorgulanacaktır”!