AB Tantanası ve Karşıyaka Sahil
Yazar: Hasan Tahsin KocabaÅŸ
AB ile ilgili yayınlanan haberlere, Rumların hiç de sürpriz olmayan şımarıklıklarına, engellemeciliklerine bakıyorum da, nedense içimden “vay canına” demek gelmiyor. Daha 69 adet sorun çıkaracaklarına eminim şımarık Rumların!
Ancak bir türlü konuşmadığımız, tartışmadığımız ve doğrudan AB ile ilgili konular var.
ÖrneÄŸin Kültür Bakanlığı’nın, 500 yıllık bir yazıyı “kazıtması”, tarihi “resmen” tahrip ettirmesinin, bazı Taliban faaliyetleriyle benzerliÄŸi var mıdır? Hani Talibanlar da “put” sandıkları 1600 yıllık Buda Heykelleri’ni havaya uçurmamışlar mıydı? Ve bu “resmi tahribatın” hangi AB “kriteriyle” ilgisi olduÄŸunu Abdullah Gül’e soracak “babayiÄŸit” var mı Ä°stanbul Medyası’nda?
ÖrneÄŸin AB ülkelerindeki “çalışma yaÅŸamı”, “çalışanların hakları”, “basın çalışanlarının koÅŸulları”, “kent yönetimleri ve yurttaÅŸ hakları”, “vergi sistemi ve vergi suçları”, “siyasal haklar, asayiÅŸ ve can-mal güvenliÄŸi”, “eÄŸitim hakları”, “saÄŸlık sistemi”, “bölgesel geliÅŸmiÅŸlik düzeyleri” gibi konularda hiç yazı veya konuÅŸma duydunuz mu? Ben duymadım. “TÃœSÄ°ADGÄ°LLER familyasının” yurttaşın yaÅŸam koÅŸulları ile ilgili bir “serzeniÅŸte” bulunduÄŸunu da hatırlamıyorum. Ä°ÅŸverenler sigorta primlerinin yüksekliÄŸini “tartışırken” nedense asgari ücretim komikliÄŸini hiç konu etmiyorlar!
Ve Karşıyaka Sahil...
Peki, ne ilgisi var Karşıyaka Sahil ile AB’nin? Pazar günü öğle sonrası Karşıyaka Vapur Ä°skelesi ile Yunus Heykelleri arasında yürüme cesareti gösterdim. Ancak öncesinde, Karşıyaka Çarşı içinde de dolaÅŸtığımı, ara sokaklarda temizlenmeyen kanaletlerin “leÅŸ” gibi kokusunua katlamak zorunda kaldığımı hatırlatmak isterim. Zaten o koku beni sahile itti belki de. Ä°skele ile Yunus Heykelleri arasında, bir Pazar günü özellikle Karşıyaka Emniyet Müdürü ile BüyükÅŸehir Belediye bürokratlarının “gezinti” yapmasını tüm iyi niyetimle öneriyorum. Çünkü böylesine güzel bir sahilin, böylesine sahipsiz kalması beni endiÅŸelendirdi. Özellikle de vatandaşın çoluk çocuk dolaşırken, arasından hızla geçen ne olduÄŸu belirsin motorlar. Koca sahilde bir tek polis, zabıta veya görevlinin olmayışının bir açıklaması var mı bilmiyorum ama umarım ÅŸu AB yetkililerinden biri çıkıp, Karşıyaka Sahil’de dolaÅŸmaya kalkmaz! MithatpaÅŸa Sahil’de Yunus polisler vızır vızır dolaşırken, Karşıyaka Sahili’nde, örneÄŸin geçtiÄŸimiz Pazar günü 17.50 ile 19.25 arasında bir tek polisin olmamasını, Allah’ını seven biri çıkıp anlatsın bana. Dün de yazdım, ben “gördüğümü” ve “yaÅŸadığımı” yazarım. Umarım Emniyet’teki “yeni” atamalar, umut veren günler yaÅŸatır Ä°zmir’e!
Bu Rakamlar Çok İlginç
Tuncer EÅŸsizhan’ı hepiniz anımsıyorsunuzdur! Hani dünyalar güzeli torununu, uykusunda melekleri görürken yitiren avukat dede! Avukat dede ve Grimason ailesi, hani acılarını yüreklerine gömüp, baÅŸka dedeler, babalar ve annelerin yüreÄŸi yanmasın diye “silahsızlanma” etkinlikleri yapıp, Sevgili Sancar Maruflu ile birlikte, toplumu “uyanmaya”, politikacıları da “çalışmaya” davet etmiÅŸlerdi aylarca. Hani Türkiye’de deÄŸil de ecnebi memleketlerde büyük ilgi görmüştü bu mücadele. Hatırladınız deÄŸil mi?
Dünyalar güzeli Ali Stair Bebek öldüğünden beridir düşünür dururum, Ä°zmir’de kaç silah ruhsatı var diye. Tuttum, Ä°zmir Emniyet Müdürlüğü’ne baÅŸvurdum. Özellikle, Ä°zmir’de bazı “iÅŸ kulüplerinin” çok sevdiÄŸi, gittiÄŸinde “hüngür hüngür” aÄŸladıkları Vali Yusuf Ziya Göksu döneminin de rakamlarını istedim. Çünkü kulakları çınlasın, sevgili Valimiz, sıkça verdiÄŸi bazı beyanatlarda “silah ruhsatını vermek istemediÄŸini” söyler dururdu.
Åžimdi sıkı durun millet. Ä°zmir Emniyet Müdürlüğü rakamlarına göre 9 Haziran 2006 tarihi itibariyle Ä°zmir’de 2.559 adet “taşıma”, 12.123 adet de “bulundurma” ruhsatı var. Vali Yusuf Ziya Göksu’nun görev yaptığı 30 Ocak 2003 tarihi ile “emekli olduÄŸu” 16 Temmuz 2005 tarihi arasında verilen silah ruhsatları ise silah “taşıma” ruhsat sayısı 1.024, “Bulundurma” ruhsatı sayısı ise 4.996 !.
Ancak bu rakamlarda “ince” bir nokta var. Özellikle “taşıma” ruhsatları verilen yurttaÅŸlar var ki, bunlar “verilmesi zorunlu” olanlar. Ve yukarıdaki toplam sayılar içinde bu “zorunluluklar da” bulunuyor. Ancak yine de 2.559 adet “taşıma” ruhsatından 1.024 adedinin iki buçuk yılda verilmesi benim “dikkatimi” çekti doÄŸrusu.
Şu İstanbul Televizyonları
Mehmet Ali Erbil’in, çıktığı tüm yayınlarda yaptığı sululukları bilmeyen yoktur. Ancak nedense RTÃœK, Erbil bir canlı yayında bir kiÅŸinin “....nunu indirince” harekete geçme kararı aldı. Çocukların da izleyebileceÄŸi bir saatte yayınlanan Ä°stanbul programlarını, artık masaya yatırma zamanı gelmedi mi? Sadece yurttaÅŸ sıfatımla merak ediyorum, “reyting ve rant” amaçlı olduÄŸu yüzde yüz belli türlü ÅŸaklabanlıkları, TV yayını diye yutturmaya çalışıp, yurttaşı uyutan programlara karşı, “Ä°ZLEMEME” kampanyasının zamanı geldi geçiyor. Merak ediyorum, baÅŸbakan, muhalefet liderleri, TV patronları bu ÅŸaklabanlıkları çocuklarına gönül huzuru ile izletiyorlar mı? Mehmet Ali sadece bir örnekti, Ä°stanbul medyası “reyting” uÄŸruna ne aile ne namus ne ulusal ve inanç deÄŸerli tanımıyor. Tanıyanlar ise gariptir ama “izlenmiyor”. Ä°ÅŸ dünyası ise reklâmlarını sadece “ÅŸaklabanlıklara” ve yozlaÅŸtırıcı etkisi olanlara veriyor.
Ne dersiniz “ulusal bir özeleÅŸtiri” yapamayacak kadar uyuÅŸtuk mu?