Nerede Kalmıştık?
Yazar: Nesrin Coşkun
Geçen hafta İzmir'de yaşanan örneklerden isim yer vermeden söz etmiştim, "iyi niyetinizi kapıda bırakın" dediğim yazıda. Ameliyatınızı haberiniz olmadan, anlaştığınız değil de bir başka doktorun yapabileceğini, bir fizyotepari merkezinde tedavinizi üstlenenin bir hizmetli, güzellik salonunda ise cildinize uzanan ellerin sekretere ait olabileceğini yazmıştım.
Belki de inanmamıştınız.
Ama gelin görün ki benim isimsiz örneklediğim olayların bir benzeri Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde de yaşanmış. Olay ne zaman ortaya çıkmış? Taraflardan biri mağdur olunca...
R.C adlı hizmetli işten atılınca soluğu mahkemede almış, hakime "CÜ Hastanesi'ne hizmetli olarak girdim, yıllarca röntgen çektim" itirafında bulunmuş.
Benim örneklerim özeldendi.
Ortaokul mezunu temizlik işçisinin itirafları aslında işin özellikle kamu hastanelerindeki daha da acı bir boyutunu gözler önüne seriyor.
Hastanelerin teknisyen gibi eğitim ve nitelik isteyen personel ihtiyacının karşılanması için devletçe verilmeyen kadrolara "temizlik şirketleri"nin "her şeyi bilen" elemanları yerleştiriliyor.
Sonra ne mi oluyor?
Hastane enfeksiyonundan ölümlere hep birlikte tanık oluyoruz.
Siz siz olun, bir sağlık kuruluşuna girdiğinizde iyi niyetinizi kapıda bırakın.
Bir başka örnekte olduğu gibi doktorunuz doktor da çıkmayabilir!
Adam başı 1 YTL
İzmir'de hekimlerin büyük çoğunluğunun başta "oturmuş sistemi bozacak" diye kaygıyla yaklaştığı Aile Hekimliği Sistemi kurma çalışmaları sürüyor. Sistem hekimlere ne getirir ne götürür, vatandaşın ne kadar lehinde aleyhinde olur?
Tüm bunlar uygulamaya geçilince görülecek.
Ben de yavaş yavaş öğrenmeye çalışıyorum, sorularıma yanıt arıyorum.
İzmir'de bin 150 civarında Aile Hekimliği Merkezi kurulacak.
Bu sistemde görev almak isteyenlere sırayla sorulacak.
Öncelik sayıları 70 civarında olan Aile Hekimliği uzmanlarında.
Hizmet puanı esas alınarak teklif götürülecek, eğitimden geçen pratisyenler sırayı alacak.
Açık kalırsa uzmanlara, hastanelere, özel hekimlere getirilecek teklifler.
Aile hekimi başına ortalama üç bin nüfus öngörülüyor.
Kayıtlı kişi sayısına bakılmaksızın, ilk bin kişiye kadar aile hekimi uzmanıysa 2 bin, uzman tabip ya da tabip ise bin 500 YTL verilecek.
Bin kişinin üzerindeki her kayıtlı kişi başına ise devlet aile hekimine 1 YTL ödeyecek.
Yılda kişi başına 12 YTL.
Bir hastanın hastaneye gittiğinde ortalama maliyetinin 50 YTL olduğunu hesaplayan Sağlık Bakanlığı bir kişinin parasıyla 4 kişiyi baktıracağını ve böylece tasarruf sağlanacağını düşünüyormuş...
Paran kadar sağlık
Demişlerdi, diyorlar. Tabip odaları, sendikalar hala da söylüyorlar.
"Paran yoksa sağlık da yok." Sonunda bu sözün örnekleri bir bir karşımıza çıkmaya başladı.
Sosyal güvenlik kuruluşları içinde "eli en sıkı" olanı SSK, hastayı hasta ediyor.
Çünkü;
Kimsenin hastane kuyruklarından kurtulmuşluğu yok. Devlet hastanesi kalabalık deyip özele koşan, cebini boşaltıyor.
Belki ilaç kuyruğu yaşanmıyor ama doktorun yazdığı reçete artık çok pahalı. Farklar çoğu hastanın altından kalkamayacak kadar yüksek.
Doktorunuzun istediği tetkik herhangi bir kamu hastanesinde yapılıyorsa aylarca beklemek zorundasınız. Randevuların maaşallahı var.
Eğer bu tetkik herhangi bir kamu hastanesinde yapılmıyorsa sevk edildiğiniz özelde farkı ödemek zorundasınız. Ödeyebilirseniz yaptırırsınız.
Muayenede kuyruğa, tedavide eşdeğer ilaca, katkı paylı tetkik, ameliyata mahkumuz. İyileştiniz iyileştiniz, olmadı problem sizin. Öncelikle hasta olmayacaksınız, olduğunuzda ise söylenmeyen söz; paran kadar sağlık...
Yarı özerk
Üniversitelerin yapısı sorulduğunda yarım özerklikten söz edilir.
Yani hem devlete bağlıdır, hem kısmi özgür yanı vardır. Bu aile hekimliğinde de sisteme dahil olan hekimler böyle bir yarı özerk yapıda olacak.
Yani hekimlik ücretleri 657 olarak emeklilik tazminatını belirleyecek, maaşlarının üzerindeki parayı ise "sözleşmeli" statüsünde alacaklar.
Yani yıllardan beri söyledikleri döner sermaye, prim, performans, ek ödenek gibi emekli maaşlarını ve tazminatlarını etkilemeyecek "açık"tan para uygulamasından kurtulamayacaklar.
Paranın tümünü bordrolarında göremeyecekler.
Hekime "yaraşır-yakışır" maaş başka baharlarda...
GÜLÜMSEYİN
Heyecan
Ameliyata girecek olan hasta, heyecandan tir tir titriyordu.
Onu ameliyat edecek olan cerrah yanına geldi ve neden bu denli çok heyecanlandığını sordu:
Hasta, içtenlikle yanıtladı cerrahı:
"İlk kez bir ameliyata giriyorum, doktor" dedi. "Heyecanımın nedeni bu."
Doktor, hastasına sakin olmasını önerdi:
"Bakın ben hiç gösteriyor muyum heyecanımı?" dedi. "Ben de ilk kez bir ameliyata giriyorum..."
ÖZLÜ SÖZ : Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır.
J. Keith Moorhead