Güvenilir ve Öldürmeyen Rakı Hipermarketlerde Satılıyor!
Yazar: Macit Sefiloğlu
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'dan, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Ali Susam ile İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, "Hipermarketler Yasası'nın bir an önce çıkarılması" isteğinde bulunmuşlar.
Eğer yasa çıkarılmazsa "Büyük mağazaların filler gibi küçük mağazaları ezip geçtiğinden" söz etmişler. İki rakı üreticisi şirket ortağı Susam ve Demirtaş'ın bu isteklerine diyeceğim yok. Ama unuttukları bir şeyi kendilerine anımsatmak istiyorum. Öldürmeyen ve güvenilir rakı (Sahte olmayanlar) hipermarketlerde satılıyor! Hipermarketlerin başka avantajları da var...
İsterseniz onları da tek tek sayalım...
Birincisi hipermarketlerde herkese istese de istemese de fiş veriyorlar. Fiş verip, Türkiye'nin kamu düzeninin ayakta kalmasını sağlıyorlar. Vergi kaçağı oluşmuyor. Bir diğer avantajı ise bizim ekmeğimizi yıllardır kazandığımız sektörle ilgili. Gazetelere boy boy ilan verip, gazetelerin ayakta kalmasını sağlıyorlar... Üçüncü avantajı çok ucuz fiyatlarla satış yapıp, insanların bütçelerine katkıda bulunuyorlar. Bir başka önemli yan ise isteyen kredi kartı kullanabiliyor. Üstelik istediğiniz saatte gidip alışveriş yapabiliyorsunuz.
Aslında hipermarketlerin avantajları saymakla bitmez.
Üstelik iki meslek odası başkanının ürünlerini de en güvenli biçimde satıyorlar. Bu nedenle hipermarketlere karşı birden başlayan bu antipatinin sebebini anlayamadım açıkçası...
İktisadi Teşekküllerin Geldiği Son Nokta
Hatırlar mısınız bilemiyorum... Esnaf örgütleri bundan 10-15 yıl önce kendi iktisadi teşekküllerini kurmaya başladı. Bakkallar için toptan alışveriş örgütünü kuran esnaf, daha sonra özelleştirilen Tekel'den rakı ve şarap üretimini aldı. Sonra baktık ki, bu teşekküller esnafın değil de bazı kişilerin olmuş. Örneğin, Türkiye'de plaka basarak, bastığı parayla söz sahibi olan kişiler yaratmışız.
Esnaf örgütünün düzene ayak uydurduğu bu tarihler ile birlikte doğan atmosfer bugün tepki görmeye başladı ne yazık ki..
Örneğin, AKP iktidarından Hipermarketler Yasası için ricacı olanlan DSP- MHP ve ANAP koalisyonu sırasında neredeyse yasalaşması mümkün olan konuya hiç duyarlılık göstermediler. Bana inanmayanlar o dönemin MHP'li Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'na sorabilirler.
Eğer Tanrıkulu, denk gelir de bir daha bakan filan olursa sanırım bunun acısını bazı kişilerden çıkaracaktır. Çünkü belki de partisi ve koltuğunu tehlikeye atacak kadar bu konuda çaba göstermişti. Ali Coşkun'un ise bu konuda bir çaba harcadığını sanmıyorum. Çünkü kendi partisinin de üst düzeyindeki bazı kişilerin hipermarketlerle yakından ilgisini biliyoruz. Üstelik bu lobinin baskıcı yanı bu örgütlenmeleri İzmir'de (TANSA) adıyla kuranların bile kemiklerini sızlatır durumda.
Üniversitelerin, belediyelerin ve bir çok yerin arazilerinde boy gösteren Hipermarketlerin ortakları aslında kentin sosyal yaşamına egemen olacak etkinlikteler. Bu büyük güç kendi içinden belediye başkanları bile çıkardı.
Ben hipermarketleri seviyorum. Siz de sevin. "Sevmiyorum, bunlar zararlıdır" diyenlerin ise bir kısmına ise ciddi temkinli bakın. Bunların içinde gerçekten esnafını sevenler var. Ama onlar genelde esnaf yöneticisi değil de bakkalından, kasabından, manavından hala deftere borç yazdırıp alışveriş edenler...
Tıpkı eskiden olduğu gibi.
Hatta bunlar içinde kredi kartlarını iptal ettirip, mahallesine dönen bir kısım gazeteciler bile var...