İzmir'den başkan çıkar mı?
Yazar: Nesrin CoÅŸkun
Hekim camiasında yerel seçim heyecanı sona erdi. Şimdi yeni heyecan, 24 ve 25 Haziran günlerinde Ankara'da epeyce gecikmeli yapılacak Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Kurulu ve hepsinden önemlisi de 11 kişilik merkez konseyi ile diğer organların seçiminde yaşanacak.
Yasanın "tutsak" ettiği yöneticilerin özgürlüğü sandıkta. Yasa değişikliğiyle odaları temsil eden delege sayıları arttı. Ankara'daki seçimde 15'i İzmir'den 54 odadan 500 civarında delege oy kullanacak. Bu seçimler çok önemli. TTB'de yönetim zaten görev süreleri doğduğu için değişecek ama yerlerine geleceklerin aynı çizgide olmaması isteniyor.
İstanbul'da oda seçimleriyle hamle yapmaya çalışan iki grup başarılı olamadı. İzmir'de ise seçimi kazanan Hekim Güçbirliği Grubu bu değişimin gerçekleşmesi için var gücüyle çalışıyor, çalışacak. Yanlış siyasi çizgide olduğunu savunduğu TTB'de yönetime de aday. Yasa değişikliğiyle TTB Merkez Konseyi üyeliğinde "Ankara'da ikamet" zorunluluğu da kalktı. Dolayısıyla başkan İzmir'den de çıkabilir. İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Suat Kaptaner de, Op. Dr. Fatih Sürenkök de aday da olabilir, başkan da.
O yüzden bu seçimler hem önemli hem heyecanlı. Ben TTB'de bir İzmirli başkan görmek isterim, birlikte çalışmak da. Ancak, Ankara-İzmir arasında mekik dokumak zor, birkaçı oradan buradan da olsa konseyde ağırlık başkentlilerden olmak zorunda.
Romatizma nedir?
Özellikle hareket sisteminde ağrı, şiş ve hareket kısıtlanması yapan, bazen iç organlarda da bozukluklara neden olan tıbbi hastalıklara "romatizmal hastalık" denir. Romatizmanın 200'ün üzerinde türü vardır. Bu nedenle "romatizma" denen tek bir hastalık yoktur. Çeşitli "romatizmal hastalıklar" vardır. Romatizmaların pek çoğunun nedeni belli değildir. Ancak birkaç tanesinin nedeni bilinmektedir. Nedeni bilinenler; mikrobik romatizmalar, akut eklem romatizması ve gut hastalığıdır. Diğer romatizmalarda ise hastalıkların ortaya çıkışını ve gelişmesini etkileyen "kolaylaştırıcı" faktörler bilinmektedir. Bunlar yaş, cins, kalıtım, meslek, travmalar ve psikolojik faktörlerdir.
Bilmek isteyene
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından açıklanan son verilere göre; 2005-2006 öğretim yılında tıp fakültelerinde okuyan öğrenci sayısı: 32 bin 166.
Bunların 4 bin 869'u yeni kayıt yaptıranlar.
Geçen yıl mezun olanların sayısı ise, 4 bin 347.
Tıp fakültelerinde çalışan öğretim elemanı sayısı: 18 bin 27.
Bunların 3 bin 640'ı profesör, bin 761'i doçent, 2 bin 268'i yardımcı doçent, 9 bin 351'i de araştırma görevlisi.
En fazla profesör iç hastalıkları, çocuk sağlığı ve hastalıkları ile genel cerrahi anabilim dallarında görev yapıyor.
Tıp eğitimi, deniz ve sualtı hekimliği ile acil tıp anabilim dallarında Türkiye genelinde sadece 1'er profesör bulunuyor.
Birileri yok mu?
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, bir röportajından öğreniyoruz ki, göreve geldiklerinde yüzde 10 olan kamu hastanelerinde tam gün çalışan hekim oranı yüzde 55'e olmuş. Yani her 100 hekimden 55'i tam gün kamuda çalışmaya başlamış.
Akdağ, hekimlerin çoğunun muayenehanelerini kapattığını, bunda da "performans" uygulamasının etkisi olduğunu savunuyor.
Bakan Akdağ'ın verilerine göre; 2005'te bir uzman döner sermaye katkı payı ile birlikte ayda yaklaşık 4 bin YTL kazanmış.
Doktorlar ise aksini savunuyor.
Biz de bir türlü doğruyu- yanlışı öğrenemiyoruz. Birileri bizi aydınlatabilir mi?
GÃœLÃœMSEYÄ°N
Ä°ade gazeteler
Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, kalabalık gözüne çarpmıştı. Hemen oraya seğirtti. Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı:
- Papandreu seçimleri kaybetti. Hastaneye kaldırıldı... Bulgar zulmü devam ediyor. Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı... Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış:
- "Ne yapıyorlar bunlar böyle?", diye sormuş.
- "Efendim", demişler. "Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor."
Başhekim daha da hoşlanmış. Dolaşmasını sürdürmüş. Az ileride birde ne görsün, sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı!
- "Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim..."
Aşılama takvimi
DoÄŸar doÄŸmaz: Hepatit B
2 ay dolunca: BCG, DBT, OPV, Hepatit B
3 ay dolunca: DBT, OPV
4 ay dolunca: DBT, OPV
9 ay dolunca: Kızamık, Hepatit B
16-18 ay dolunca: DBT, OPV (rapel)
İlköğretim 1. sınıfta: Td, OPV, kızamık, BCG
İlköğretim 8. sınıfta: Td
ÖZLÜ SÖZ : Güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir.
Tolstoy