Baykal’ın programında önemli bir detay
Yazar: Agah Agamemnon
Nedense, son haftalarda herkes Agah’ı konuşur olmuş!
Eee, yaşımızı başımızı almış bizim gibi adamların artık karınlarında tutacak sözü kalmıyor.
Gerçekleri, bir anda söyleyiverince; bazı çıkar odaklarının tekerine çomağı sokuyoruz.
Çocukluğum oyunumuzdu bizim çelik çomak; zamane gençliği pek bilmez.
Bazıları kendileriyle ilgili endişelere sürükleniyormuş, (bu adam daha neler biliyor böyle; yazacak mı acaba) diye!
Belki de kaçak dövüşmeye başlamışlardır. Zaten hayat tarzları bu, bu tip adamların.
Güzelbahçe’da açılan ekmek fabrikasının “Halk Ekmek Fırını” olmadığını yazmıştım ve “Halt Etmek mi?” diye sormuştum geçen haftaki yazımda.
Hafta sonu (dün) CHP Genel Başkanı’nın Güzelbahçe’ye geleceği gazetelerde haberleştirildi, şehrin dört bir yanı Ertan Avkıran ve Deniz Baykal’ın bir arada olduğu afişlerle donatıldı.
Nitekim, son yazılarındaki analizleriyle özellikle İzmir siyasetini alt-üst eden Gazete Sahibi Fevzi Yılmaz’ın torunuma verdiği (Deniz Baykal’ın İzmir programı) yazdıklarımı doğruladı.
Çünkü, Güzelbahçe Belediyesi’nin “Halk Ekmek Fabrikası” dediği tesis, Baykal’ın programında “ekmek fırını açılışı” olarak yer alıyordu.
Yani olayın Baykal bile farkında. Baykal açılışını yapmak üzere geldiği ekmek fırınının “pek sayın” girişimcilerinin kim olduğu konusunda aydınlatılmıştı.
Ertan + Ertan = ………….
Bu formülün ‘eşittir’den sonraki bölümünü size bırakıyorum sevgili okurlarım.
O pek “sayın” Ertan kim mi, İzmir’de gazetecilik yapanlara bir sorun size şunu söyleyecektir:
“O bir şey yapıyorsa, beş dakika düşüneceksin.”
Ben daha ne diyeyim!
Deniz Baykal, düşmeyen tek kale İzmir’de; CHP’de adam bulamadı herhalde.
Deniz, bile, denize düşüp yılana sarılıyorsa diyecek bir şey yok.
***
Geçenlerde Hürriyetten Ertuğrul (Özkök) evladım İzmir’e gelmiş, kentle ilgili düşlerini anlatmış. Ertuğrul’un babası benim kahve arkadaşımdır, Murat Reis Camisi’nde birlikte az namaz kılmadık.
Onun, Fransa’da 68 kuşağına dahil yaptığı eylemlerden haberim olurdu; ama sonra bu kuşağın pek çok üyesi gibi “değişen dünya”yı keşfetti, günah çıkarır gibi yazılar yazdı. Karakter meselesi bu, ama yine de iyi çocuktur Ertuğrul.
Geçen haftaki bir köşe yazısında, aile albümlerini karıştırırken 1950’li yıllardan, İnciraltı’nda çekilmiş bir resim dikkatini çekmiş. Eskiden İzmir’de gazinolar vardı, Ertuğrul, kocaları işte olduğu için, sadece kadınların ve çocukların bir araya geldiği fotoğraftan söz ediyor.
Ve ailesinin örtü seceresi üzerinde yazmış. İyi güzel yazsın, diyeceğim yok.
Bazı yetkin ağızların son haftalarda yaptığı açıklamalara, Cumhuriyet Gazetesi’ne dalga geçer gibi üç kez üst üste yapılan saldırılar eklendi.
Artık sadece sözde ve özel toplantılarda kalmayan; Türk insanının hayatına en tepe konumdaki isimlerin açıklamalarıyla giren, bir dine bağlı devlet düzeni kurma ideali, kendisini tehlike gören gazeteye “milis gücü”yle saldırır hale geldi.Bu saldırı size yönelebilir.
Fethullah Hoca da beraat etti. Asıl patlayan büyük bomba buydu zaten!
Ve bu saldırılar görmezden gelindi, polis ve istihbarat soruşturmaları genel-geçer şekil şartlarından öteye geçemedi.
Çağdaş değerlerden söz edenler, sosyal demokrat bazı belediyelere baktığınızda ihaleden ve iş almaktan başka bir şey yapmıyor. Mevcut iktidarın belediyelerinden ne farkı var, diye soruyorsunuz uygulamalara bakınca.
İnsanların bir araya geleceği çatıları kuramıyorlar. Sonra da Ertuğrul yazıyor. Artık Kadifekale’de, İnciraltı’nda bizim kuşağın “gazino” kültürü yok.
Sözde çağdaş İzmirli olarak, kadını evin içine tıkmayı mubah hale getirmişsin.
Önce kendinden hesap sor. Ertuğrul sen de!
Genç-yaşlı, tüm annelerimizin ellerinden öpüyorum.
Otobüs duraklarında Başbakan Erdoğan gibi kasılmış olarak değil ama, fotoğraf çektirmek için hiç değil!