Yok Sayma Alışkanlığı...
Yazar: Macit Sefiloğlu
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Ahmet Piriştina’dan devraldığı “bürokratları” arasında yer alan Kent Arşivi ve Müzesi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Fikret Yılmaz, geçtiğimiz günlerde 10 sayfalık bir istifa mektubu verip görevinden ayrıldı.
Bu ilk bakışta “normal” kabul edilebilecek bu ayrılık, “sıradan bir bürokrat istifası” gibi görünebilir. Ancak, 10 sayfalık istifa mektubuna bakıldığında bunun sıradan olmadığı anlaşılacaktır.
Başkan Aziz Kocaoğlu, Kent Müzesi’ni başarıyla kuran Fikret Yılmaz’ı önemsemiş olduğunu düşünüyordum. Çünkü, kendisiyle birlikte belediye bürokrasisine gelen ekibinin dışında bir isimdi Yılmaz. Dolayısıyla, belediye içerisinde eski ve yeni bürokratların da kaynaşmasına, işlerin daha kolay yürütülmesine olanak sağlayacak bir adım olarak görülüyordu baştan.
Ancak, istifa mektubundan; Başkan Kocaoğlu’nun “danışmanlık” müessesesinden ne anladığını algılamamız güçleşiyor. Bugüne kadar atanan danışmanlarından da hangi ölçülerde yararlandığını pek kavramak mümkün olmuyor.
Dilekçenin verilmesinin ardından kendisine bu istifayı soran bir meslektaşıma Başkan Kocaoğlu “işlerinin yoğunluğundan dolayı” ayrıldığını belirtmiş. O dostumuz da bu açıklamaya elbet inanmış. Kim olsa Kocaoğlu’nun bu açıklamasına inanırdı. Ama işin öyle olmadığı ortaya çıktı.
Fikret Yılmaz’ın ayrılırken, Büyükşehir Belediye Başkanlığı binasındaki bazı ilginç gelişmelere yaptığı vurgu “dikkat” çekiyor.
Zaman gösterecek
Yılmaz’ın dilekçesinde kadroların önümüzdeki süreçte darmadağınık olabileceği sinyali de algılanıyor. Bu dilekçede özel bir bölüm var ki o da bizleri ilgilendiriyor. Bu kentte uzun yıllardır gazetecilik yapan birisi olarak, geçmişteki başkanların yakınlık kurduğu bazı gazeteci ve gazete ilişkilerini biliyorum. Bunlar zaman zaman olur. Ancak, siyaseten dikkatli olan belediye başkanları, bu ilişkileri dengelerler. Büyükşehir Belediyesi’nin basın ilişkileri konusunda da sıkıntı var. Belki de Kocaoğlu doğru yapıyordur. Bunu zaman gösterecek. Zamanın en iyi ilaç olduğuna her zaman inanmışımdır. Bu konuda da beklemek beni yormayacak.
Taşlayanlar kimler?
Fikret Yılmaz’ın açıklamalarını okumayı sizlere bırakıp, hemen akabinde yapılan bir açıklamaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Meslektaşım Utku Bolulu’nun haberine göre, basın ilişkileri konusundaki yanlışlık daha da açıkça görülüyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğrencilere seslenirken, bir öğrencinin sorusuna sinirlenmiş sanırım. Öğrenci, “Gazetelerin bürokratlarının başarısızlığı ile ilgili haberler yazdığını” anımsatmış. Bunun üzerine Sayın Başkan Kocaoğlu, "Başkan iyi, bürokrat kötü olmaz. Başkan bürokratlarıyla birlikte çalışır, Çalışamıyorsa zaten ne yapılacağı bellidir. Böyle saçma şey olmaz. Bu davranışın başkanı yıpratmaya çalışmaktan başka bir açıklaması yoktur. Başkan ve bürokrata yöneltilecek somut bir durum, suçlamayı bilen açık yüreklilikle kalkar söyler. Kentte yaşayan insanların aklını bulandırarak kente zarar vermeye kimsenin hakkı yoktur. Zaten buna güçleri de yetmeyecektir.
" İzmir'de yerel bir iki gazetenin maksatlı haberler yayınladığını savunan Kocaoğlu, bunların ciddiye alınacak yanları bulunmadığını söyledi. Kocaoğlu şöyle dedi: "İzmir'de çok az sayıda medya mensubu var ki, kentin birlik beraberliğine zarar vermektedir. Kente zarar veren insanlara, kentlilerin onları yok sayarak yanıt vermesi bence en büyük cezadır. Ben de bu arkadaşları, yalan yanlış, amacı nereye gittiği belli olan, ama kente yararı olmayan çalışmalarını yok sayarak işin işinden çıkmaya çalışıyorum. İki senedir yok sayıyorum. Yok saymaya devam edeceğim. Siz de yok sayın."
Başkan Kocaoğlu’nun konuşmasının devamı da ilgi çekici. Kocaoğlu, "Eğer bir aksilik olmazsa bu dönemde öngördüğümüz yatırımların hepsini gerçekleştirirsek, önceki başkanların görev yaptığı dört dönemi kapsayacak yatırım yapacağız. Bu yatırımların kaynağının parasını da bulmuş durumdayım. Yazılanlara gülüp geçiyorum. Kimin neyi neden yazdırdığını, kimin maşası, kimin sopası olduğunu biliyorum. Sizden isteğim Büyükşehir Belediyesi aleyhine somut delil olmadan, hiçbir şeye inanmayın. Hepsi de manipülasyon vardır. Büyükşehir Belediyesi çok büyük bir kurumdur. 2 katrilyon bütçesi, 12 bin personeli var. Bu kurumun taşlanması, doğaldır. Ancak biz taşı kafamıza yemeyeceğiz" demiş.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu bu açıklamaları yapmadan önce kimlerle tartışıp, bunları söyleme gereği duyduğunu çok merak ediyorum. Bu sözleri sarfetmeden anca hayli tartışıp, düşünmek gerekliydi.
Daha önce bazı CHP’li meclis üyelerinin “kötü” işler yapmaya çalıştığını beyan edip, kimler olduğunu açıklamayan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, burada önemli bir hataya daha düşürülüyor.
Güvendiği bürokratlarına önerim, Kocaoğlu’na önerilerle bulunurken, kendisini daha da güç durumda bırakmalarını önlemektir. Bir gün İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’ın Expo konusunda “patron” olmadığını sert biçimde ifade eden ertesi gün Demirtaş’ın koluna giren bir Başkan profili, “siyaseten çok doğru olmadığı” gibi, basında da olumsuzluklar varsa bunu genel ifadeler kullanarak açıklamak yanlıştır.
Unutulmamalıdır ki, Aziz Kocaoğlu Başbakan değildir. Kocaoğlu CHP’nin yerel iktidar temsilcisidir. Dolayısıyla yerel basını aşağılarken daha dikkatli olmakta yarar vardır. 12 Eylül’den sonra giderek güçsüzleşen” İzmir yerel medyasıanda her şeye rağmen yüreğiyle, onuruyla yaşamlarını sürdürmeye çalışan birçok meslektaşlarım var. Bu da dikkate alındığında yapılan açıklama tek kelimeyle talihsizliktir. Eğer yanlış yapan, yanlış ilişkilerle basını kullananlar varsa eğer bunların da deşifre edilmesi daha doğru olacaktır.
Büyükşehir Belediye Başkanı’nın her kızgınlığında ortaya attığı bir açıklama elbetteki uzun vadede olumsuzluklar yaratacaktır. Unutulmamalıdır ki, Sayın Kocaoğlu Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğundadır ve onun sorumluluğu da ağırdır.