Var mısın Ä°zmir 19 Mayıs’a?
Yazar: Hasan Tahsin KocabaÅŸ
Nevruz olaylarından beri “düşünüp” duruyorum, iÅŸin içinden çıkamıyorum. Bir de üzerine 1 Mayıs olayları patladı, iyice “bunaldım” millet. Hani derler ya “boÅŸa koyuyorum dolmuyor, doluya koyuyorum almıyor”.
Ä°zmir kocaman bir ÅŸehir. Zaman zaman kızıp “köy de” desem Ä°zmir, binlerce yılın “deneyimli” ÅŸehri.
Hele Türkiye Cumhuriyeti’nin en “anlamlı” kenti. Gururu, onuru kenti. Gazi PaÅŸa’nın “sevgili Ä°zmir’i”. Devrimlerin en sadık ÅŸehri.
Demokrasinin, hoşgörünün, birlikteliğin buram buram yaşandığı yer(di) İzmir.
BaÅŸka kentler, özellikle de Ä°stanbul hep kıskanmış Ä°zmir’i. Çok duygusal olacak ama, “yalnız” kalıp düşünmeye dalınca, Atatürk’e suikast giriÅŸiminin bile altında “Ä°zmir düşmanlığı” arıyorum. Neyse, hem Nevruz hem de 1 Mayıs’ta yaÅŸanan olaylar, bana “yine Ä°zmir’e komplo mu kuruluyor?” sorusunu sordurdu. Öyle ya, hem demokratik hoÅŸgörünün kalesi sayılacaksın, hem de demokrasiyi “gözden düşürme” ÅŸeklinde algılanabilecek olaylara sahne olacaksın.
Ama her iki olayda da “derin” ve “esrarengiz” kokular alıyorum. Düşünsenize burası Ä°zmir, 9 Eylül’ün has Türk kenti. Lakin miskinliÄŸi de kendine neredeyse ideoloji seçmiÅŸ gibi.
Ä°zmir’de, hem de Kordon’da, hani 9 Eylül 1922’de “Kemal’in askerlerinin” özgürlük getirdiÄŸi yolda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve de milletine ikidir “meydan” okundu mu? Okundu! Peki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünden yana olan bizler neredeyiz? Gazete sayfalarındaki “yasakçı” yaygaralarıyla Cumhuriyet savunulmuyor iÅŸte. Öte yandan, YeÅŸilyurt’ta bomba patladığında, vatandaÅŸların gösterdiÄŸi “ay yıldızlı al bayrak” hassasiyetini, neden “Kordon ahalisi” göstermiyor? Var mı öyle “bana dokunmayan yılan bin yaÅŸasın” demeye getirmek? Konser sonraları olan rezaletlere ne demeli peki?
Neyse, önümüz 19 Mayıs!
Hani Ebedi Åžefimiz Atatürk’ümüzün “vatanın baÄŸrına düşman dayasın hançerini; bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” deyip, kurtuluÅŸ ateÅŸini yakmak için Samsun’a “çıktığı” gün, 19 Mayıs 1919!
Ne dersiniz, Atatürk Cumhuriyeti’ne sadık yurttaÅŸlar, siyasal partiler, askerler, emekliler, çocuklar, polisler, kadınlar, öğretmenler, öğrenciler, çiftçiler, üniversiteliler, işçiler, sivil toplum örgütleri, esnaf odaları, iÅŸadamları yok mu? Var tabii ki. O halde 19 Mayıs 2006 Cuma günü toplanamaz mıyız GündoÄŸdu’da? Ellerimizde sadece ulusal birlik sembolümüz bayrağımızla? Bunu organize edecek “yürekte” Cumhuriyetçiler mutlaka vardır deÄŸil mi?
Siz önerimi bir düşünün hele?
Ä°zmir’de çevreci olmak yürek ister, yürek!
Dün sabah yayınımda Çevre Müdürü Osman Tatar vardı. Bugüne kadar bu kadar “net” konuÅŸan bir “devlet memuru” ile hiç konuÅŸmamıştım. Çevre Müdürlüğü personelinin zor çalışma koÅŸularını da açık açık anlattı Osman Tatar. Ancak benim “derdim” ÅŸu 105 fabrika olunca, aklım daha da karıştı. Belediyenin faaliyet raporu toplantısında konu edilen “çevre çalışmalarının” kamuoyuna böylesine yansıması da pek garip doÄŸrusu. Ãœstelik Osman Tatar’ın “çevresel risk” taşıyan fabrikalarla “yakından” ilgilenen reklamcılardan söz etmesi de kayıt edilmesi gereken çok çarpıcı bir ayrıntıydı. Ve “ÅŸeytanın da” ayrıntılarda gizlendiÄŸini takdirinize sunuyorum. GSM ruhsatı olmayan “büyük firmalar” meselesi de sanırım en çok Tamer TaÅŸkın’ı ilgilendiriyordur. Canlı yayın sırasında “ihbarcılık” yapmaktan büyük keyif de aldım. Burhan Özfatura’nın 8 Åžubat 1996 tarihinde mektupla, zamanın EBSO BaÅŸkanı Atıl Akkan’a “ihbar” ettiÄŸi 18 firmanın, on yıl sonraki yani “bugünkü” durumlarını da çok merak ediyorum. Hele aralarında GSM ruhsatı olmayan “çok ünlü bir gıda” firmasıyla yine GSM ruhsatı olmayan “çok ünlü bir kimyasalcı firmanın” bugün itibariyle ruhsatlarını alıp almadıklarını da öğrenmek isterim doÄŸrusu.
Ä°zmir’de bir yandan ukalalık yapacaksın diÄŸer yandan da her bir yeri kirleteceksin… Ayıp yahu, ayıp!
Tamer TaÅŸkın’ın “duygusal” çıkışları ne Çevre Müdürlüğü’ne yardımcı olur ne de Ä°zmir’i temizler. Ama biz “konuÅŸmaya” devam ederiz!
Çocuklarımızdan, torunlarımızdan “özür” dileyeceÄŸimize “efelik” yapmıyor muyuz, iÅŸte buna çıldırıyorum. Bakalım “mezarına tükürülecekler” safında “eksilmeler” olacak mı?
Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi’nin hali!
Åžimdilik kısa geçeceÄŸim. Ä°zmir Valisi Köksal, Milli EÄŸitim Müdürü AydoÄŸan, Ä°zmir Milletvekilleri, BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı KocaoÄŸlu, Buca Belediye BaÅŸkanı Åžeboy’un tez vakitte Buca’daki bu okula gitmelerini diliyorum. Önce gitsinler sonra da ben yazayım. Zira gördüklerimden çok utandım.