Yemeğin salçalısı !
Yazar: Şirin Yörük
Bütün kabahat şu salçada! Yüksek tansiyonun, şişmanlığın, diyabetin, Türk insanının ne kadar hastalığı varsa hepsinin müsebbibi o!
Biraz abartılı oldu ama, bu yukarıda bahsettiÄŸim hastalıklardan en az birinin, yani özellikle yüksek tansiyonun sebebini doktorlar yemeklerde kullanılan salçaya baÄŸlıyor. Ev yapımı salçalar o kadar tuz yüklü oluyor ki, tansiyon hastalığına adeta davetiye çıkarıyor…
Ben bu tansiyonla ilgili ince ayrıntıyı, Ege Ãœniversitesi Tıp Fakültesi Endokrin ve Metabolizma Bölümü Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. CandeÄŸer Yılmaz’ın bir konferansında yakaladım. Salihli’de 1000 kiÅŸi üzerinde yapılan bir saÄŸlık taramasında diyabet ve tansiyon hastalığının çok yaygın olduÄŸunun ortaya çıkması üzerine, özellikle ev hanımlarına yönelik bir konferans veren Profesör Yılmaz, “Yemeklerde mümkün olduÄŸunca az salça kullanın.” mesajı verdi.
ÅžiÅŸmanlık (obezite), ÅŸeker (diyabet) ve yüksek tansiyonun ülkemizde ulaÅŸtığı boyutları öğrendiÄŸimde ise inanamadım. Türkiye’de her 3 kiÅŸiden birinde bu üç hastalıktan en az biri bulunuyormuÅŸ. Daha da önemlisi bu üç düşman bir üçlü sac ayağı gibi, biri bir diÄŸerini tetikleyebiliyormuÅŸ!
Bu tetikleme nasıl mı oluyormuş? Gelin bunu biraz açalım, çünkü etrafımızda bu üç düşmana o kadar çok rastlıyoruz ki. Anne-babamızda yoksa, teyze, hala, amcalarda mutlaka bir yerde karşımıza çıkıyor. O yüzden bilinçli olmakta fayda var.
Dünyada ölüm sebeplerinin başında kalp damar hastalıklarının geldiğini çoğumuz duymuşuzdur. Şişmanların büyük kısmı solunum rahatsızlığı çekiyor ve ciğerlere az oksijen gittiği için kalp hastalığına sebep oluyor. Şişmanlık ayrıca diyabete de neden oluyor. Ve sıkı durun: şeker hastalığı yüzde 80 oranında şişman kişilerde ortaya çıkıyor.
Profesör Candeğer Yılmaz bu yukarıdaki bilgileri veriyor ve yapılması gereken ilk işin egzersiz desteğinde zayıflamak olduğunu belirtiyor. Bunun için haftada en az 3 gün birer saatlik yürüyüşün önemi büyük. Hepimiz ihmal ediyoruz ama, bir yaştan sonra geri dönüşün mümkün olmadığını ve kilo vermenin yaşlandıkça daha da zorlaştığını unutuyoruz.
Gelelim yanlış bildiÄŸimiz ve ısrarla yaptığımız hatalara: 3 ana öğün zamanında yenecek ve Akdeniz usulü beslenmeden vazgeçilmeyecek; meyve suyu yerine lifli olduÄŸu için meyve tüketmeye özen gösterilecek; bir gevreÄŸin 4 dilim ekmeÄŸe eÅŸdeÄŸer olduÄŸu ve kepekli ekmekte de kalori olduÄŸu unutulmayacak; yemeklerde 4 yemek kaşığı, salatalarda 1 tatlı kaşığı yaÄŸ ölçüsü aşılmayacak; fast food’un yanına dahi yaklaşılmayacak; sinemada atıştırılan patlamış mısırın çok yüksek kalorili olduÄŸu unutulmayacak.
BenimsediÄŸimiz zararlı alışkanlıklar listesi aslında o kadar kabarık ki, burada tamamına yer vermeye imkan yok. Aslında her ÅŸey kiÅŸinin kendi iradesiyle ilgili. “Åžu kurabiyeyi atıştırsam, bana ne kadar zarar verir ki” dediÄŸiniz anda, ipler kopuyor.
Önlenebilir olması nedeniyle doktorlar en çok şişmanlık üzerinde duruyor. 5 kilogram verebilen bir kişinin diyabete yakalanma ihtimali yüzde 50 azalıyor. Sadece bu bile bilinçli bir rejime başlamak için iyi bir enformasyondur diye düşünüyorum. O halde var mısınız, herkes kendine bir yürüyüş parkuru belirlesin ve haftada en az üç kere birer saat yürüsün. İnanın denemeye değer!..