Polis “Bayram” Yapabilir mi?
Yazar: Hasan Tahsin KocabaÅŸ
“Polis Bayramı” mı varmış? Allah Allah, neden “fark edemedim ki”?
Bazen gün içinde yüz yüze, telefonla, e-postayla onlarca polisle görüşüyorum. Onlarca ÅŸehit yakını veya ailesiyle iletiÅŸim kuruyorum ama, bugünlerde hiç birinden “bayramlık” bir söz duymadım. Tam tersine, istisnasız hepsinde bir memnuniyetsizlik var. Åžu satırlar yazılana kadar, bir tane rütbeli ya da rütbesiz polis çıkıp da “Allah razı olsun hükümetten, bir mutluyuz bir mutluyuz ki sormayın” demedi.
Neden acaba?
Neden Türk Polisi yıllardır mutsuz? Ekonomik çöküntü yaşıyor. Ailesinde huzurlu deÄŸil, çocuklarına “saÄŸlam” bir gelecek oluÅŸturmada zorlanıyor? Ciddi ciddi düşünenimiz var mı?
Ama şu günlerde ne cicili bicili laflar duyacağız kim bilir?
Kürsülere çıkanlar, mikrofon tutulanlar hep “Cumhuriyetin bekçileri ÅŸanlı Türk Polisleri” diye baÅŸlayacak konuÅŸmaya.
Bir tanesi tutup da anlatmayacak “ciÄŸeri beÅŸ para etmez hırsızın” karşısındaki çaresizliÄŸini…
Bir kiÅŸi bile ÅŸu Ä°zmir çukurunda kaç polisin “eften püften” sebeplerle soruÅŸturma geçirdiÄŸini söylemeyecek. Bir kiÅŸi bile çıkıp ÅŸu AB’ci ibiÅŸlerin aklına uyup, yasal sorunlar çıkarıldığını dillendirmeyecek.
Bir tane “hatırlı” çıkıp da polis memurlarının kafalarının üzerinde sallanan, “demoklesin kılıcı” misali “politik riskleri” söylemeyecek.
Ne söylenecek, ne yapılacak bu “bayram haftasında” peki (!) ?
Resmi geçitler olacaaaak; resepsiyonlar tertip edileceeeek; “aslan polis, kaplan polis” deneceeek; polis çocuklarına polis üniformaları giydirileceeek, polis ÅŸehitlikleri ziyaret edileceeeek; polislik mesleÄŸinin bugününün deÄŸil ama geçmiÅŸinin zorlukları “davudi” seslerle seslendirileceeeek; polis emeklilerine hediyeler verileceeek… Hep “cek, cak, cuk” yani.
Dedik ya, hiç kimse “gerçek” olan gerçekleri “doÄŸru” bir ÅŸekilde dile getirmeyecek.
Neden?
Dedik ya, gün “bayram” günüymüş. Polisler adına hiç olmazsa “polis emeklileri derneÄŸi” çıkıp “gerçek” sorunlar üzerine bilgilendirse milleti diyeceÄŸim ama, benimkisi “boÅŸ hayal” galiba.
“Bayram” dedim de, ne çok bayramımız var deÄŸil mi? Bayramlarımızın hepsi anlamlı olmasına anlamlı ama… KeÅŸke bir de coÅŸkularımız gerçek olsa. Ancak umutsuzluÄŸa mahal yok, benim polisim ne olursa olsun Cumhuriyetimin bekçisidir!
Var mı şüphesi olan?
“Anayasaya RaÄŸmen” Esnaf Sahipsiz!
1982 Anayasası’nı beÄŸenirsiniz ya da beÄŸenmezsiniz ama hep birlikte “uyma zorunluluÄŸumuz” var deÄŸil mi? Yani sıfatı, ÅŸanı veya şöhreti ne olursa olsun kimse “anayasayı çiÄŸneme hakkına” sahip deÄŸildir sanırım!
Yoksa yanılıyor muyum?
Yoksa anayasayı alenen çiğnemek serbest de ben mi kendimi kandırıyorum?
Zaman zaman bazı anayasal konularda çeliÅŸkiye de düşsek ben yine de “anayasal düzene” inanıyorum. Her ne kadar gücü ve parası olanın kendini “efendi” sanacak bir yozlaÅŸma süreci yaşıyorsak da ben, “demokratik, laik, sosyal adaletli cumhuriyete” inanıyorum. Ve bir inandığım da öyle ya da böyle “yapanın yanına kar kalmayacağı”!
Yürürlükteki 1982 Anayasası’na bakalım ÅŸimdi. Okuyacağımız madde de 173. madde olsun. Ne diyormuÅŸ bu “173. madde”?
Aynen aktarıyorum millet: “Devlet, esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.”
Bu madde “yüzde yüz” uygulanıyor olsaydı, ben bu yazıyı yazmayacağım gibi, gün içinde onlarca ÅŸikayetin de muhatabı olmazdım. Büyük MaÄŸazalar Yasasının hala “tasarı” olarak kalışı bile baÅŸta “Bakkal Amca” olmak üzere tüm esnafın aleyhine bir “anayasayı ihlal” deÄŸil midir acaba?
Yüzlerce kez söylediÄŸimiz halde, esnaf teÅŸkilatlarının sabrının artık taÅŸması gerektiÄŸini nasıl anlatacağım ki. Özellikle yabancı sermayenin gözünü diktiÄŸi, sürekli de baÅŸarılı olduÄŸu “yerli marketleri satın alma harekatı” devam ederken, ÅŸimdi de mahalle aralarında “ekspres” yoldan baÅŸladı “Bakkal Amca yaÅŸamasın” çalışmaları. Ancak ne iktidar ne de muhalefetten bir tek Ä°zmirli politikacının bu duruma deÄŸerlendirdiÄŸini duymadım. Kontrolsüz ecnebi sermayenin Anayasa’nın 173. maddesine raÄŸmen harıl harıl çalışması karşısında Ankara’daki esnaf liderlerinin, federasyonlarının veya konfederasyonunun iki kelam ettiÄŸini de duymadık.
Neden acaba?
Ne iÅŸler dönüyor ki ne esnafta bir “yenileÅŸme” ya da “mücadele somutluÄŸu” görülmüyor. Oysa o kriz dönemlerinde, veresiye defterleriyle milli tutkal görevini ÅŸerefle yürüten esnafın bu kadar “çaresiz” kalmasını “esnaf müşterisi” sıfatımla sindiremiyorum. Bakkal Amca’nın gözümün önünde eriyip gitmesini seyretmekten hoÅŸlanmıyorum ama, ne yazık ki esnafı katletmekten hoÅŸlananlar, böyle giderse kına bile yakacaklar!
4 yüz metrekareden küçük ama zincir marketlerin karşısında “ekspres” yoldan eriyen esnaf ulusal çapta “sahipsizliÄŸi” yaÅŸarken, “bir ÅŸeyler yapılması gerektiÄŸini” haykıran bir avuç esnaf baÅŸkanı da “saf belirlemede” yetenekli görülmüyor. Büyük maÄŸazalar teknolojinin ve iletiÅŸimin en modern yöntemlerini kullanırken, Türk esnafı ve sanatkarı ise ancak “bekleyerek” çare arıyor. Ya da “yanlış ve iki yüzlü” medyatik ortamlardan medet umuyor. Oysa, esnafla esnafı yaÅŸayanların kol kola vermesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Esnaf “cephesini” gözden geçirmek zorunda, “yeni yöntem” ve “araç” arayışlarını yapmak zorunda. AB’ci ibiÅŸlerin yolundan gitmek ancak esnafın ruhuna Fatiha okutacak da, bu kez mahalle aralarına kadar giren tehlike bile dikkat çekmiyor galiba. Ben “yazmaya” baÅŸladım. Yarın da yazacağım. Bakkallar Odası BaÅŸkanı Mustafa TokmakoÄŸlu çok ilginç sözler söyledi. Özellikle de Cuma gününe bıraktım. Ne de olsa Cuma “sıradan” bir gün deÄŸil Ahi Evran’ı bilenler için!