Vurun Kahpeye!
Yazar: Sabriye Mercan Bolulu
Sanem Çelik – Kudret Sabancı ilişkisini yazacak değilim! Bana ne, bize ne, kime ne? Bir kısım medya, Pınar Altuğ'la reyting rekortmeni Çocuklar Duyması'na yaptığını bu kez yeni rekortmen Aliye'ye yapma fırsatı buldu diye mağdur eş Esra Akkaya'ya eziyet üstüne eziyet çektirmeye kimin hakkı var? Evet, bence de bu başarılı bir magazin haberi, kim olsa yayınlar ama nerede duracağımızı da bilmemiz gerekiyor.
Bu tür olayların kadınlı-erkekli, vurun kahpeye mantığıyla yorumlandığı bir ülkede Dünya Kadınlar Günü'nden söz etmek de pek doğru değil sanırım. Sanki hırsızın hiç suçu yokmuş gibi, birçoğu Sanem Çelik ve hatta Esra Akkaya'ya yükleniyor. Yine de bu özel günü kutlayan herkese teşekkürler. Arkadaşlarıma teşekkür ederken dediğim gibi, bu dünya kibar, düşünceli, saygılı erkeklerle daha çekilir oluyor.
Bu olay bizi sadece Kudret Sabancı'nın İzmirli olması nedeniyle ilgilendiriyor olabilir, o kadar. Bu yüzden bırakalım bunları da, biz kentimize bakalım. Bursa'da iki küçük çocuğun açık bırakılan kanalizasyon bacasına düşerek ölmesi, Aliye tartışmaları arasında biraz kaynadı sanki. Tanrı hiçbir anne-babaya böyle acılar göstermesin. Ama bu iş duayla olacak bir şey değil. Belediye yönetimlerine önemli görevler düşüyor. O bacanın üstünün ertesi gün örtülmesi o iki güzel yavruyu geri getirmiyor ne yazık ki!
Kent sokaklarımız öyle tehlikelerle dolu ki! Kendimizi koruyamazken, çocuklarımız için nasıl endişelendiğimizi varın siz düşünün! Lafın gelişi tabii "siz düşünün" demek; asıl düşünmesi gerekenlerin kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Biliyoruz da ne değişiyor? Kocaman bir hiç! Dün de çocuklarımız çukurlarda ölüyordu, bugün de! Hiç kimse ders almıyor, hiçbir yönetici başında bulunduğu kentin insanlarına şefkatle yaklaşmıyor. Onlara oy veren bizler de nasıl olsa unutuyoruz!
Yerel yönetimler böyle yaparken, merkezi yönetimler de nasılsa kimsenin sesi çıkmıyor diye olsa gerek, bizleri pek takmıyor. Emniyet müdürümüz emekli olalı bir buçuk ay oldu, hala yeni bir emniyet müdürü atanmadı İzmir'e. Okul önleri suç yuvası olmuş, ev ve iş yerlerimizin güvenliği kalmamış, kimin umurunda? Gerçi emniyet müdürü görevdeyken de genel durumumuz çok farklı değildi ama olsun, hiç olmazsa "görevinizi yapın" diyeceğimiz bir muhatabımız vardı.
Sözgelimi son zamanlarda Halkapınar'daki trafik sorununun hesabını kime soracağız? Özellikle trafiğin yoğun olduğu sabah ve akşam saatlerinde, tıpkı eski günlerde olduğu gibi, trafik çekilmez hale geldi. Metro aktarma istasyonu ile çok sayıda yolcunun inip bindiği otobüs duraklarının bulunduğu bir bölgede, karşılıklı iki yeni tır parkı kurulmasına kim izin vermiş olabilir? UKOME ya da Emniyet Müdürlüğü'nün trafik sorumluları sorunun farkında mıdır?
Zaten otobüse bininceye kadar dakikalarca bekleyen, ardından balık istifi yolculuk eden bizler, sesimizi çıkarmadığımız için hak mı ediyoruz yoksa bu uygulamaları? Bence kesinlikle hak ediyoruz ama bunun bedelini bizim açtığımız çukurlara düşen çocuklarımız ödememeli. İşte bu hiç de hakkaniyetli değil!