Aklıma rakı masaları gelmez
Yazar: Işık Teoman
Geçtiğimiz gün gazeteci Ümit Otan’ın bir yazısını okudum. İçine kötü bir şey olacağı sezgisi çökmüş. Ve ardından balığının ölümünü anlatıyor hüzünle. Bazılarına "balık" deyince akıllarınarakı muhabbeti düşer ama; benim de başımdan benzer bir olay geçti. Balıklarım öldü.
1991yılı... İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde çalışıyorum. Kocaman bir akvaryumumvar ve içinde 40 civarında balık. Nasıl ilgiliyim ama balıklarıçok seviyorum. Gece ışıkları kapatıyorum akvaryumda balıkları izliyorum ve huzur buluyorum.
Bir yaz akşamı. Hafta sonu büyük bir olasılıkla. Akvaryumun suyu iyice kirlenmişti. Damacana sularbu kadar gündemde olmadığı için şehir suyunu bir kazana doldurdum ve kaynattım.
Suyun kirecini almak içinbeklemeye başladım. Balıkları da başka bir kovanın içine akvaryumdaki suları ile birlikte aldım. Onlar kovada oynaşırken ben gidip akvaryumu bir güzel yıkadım temizledim.
İçindeki taşlarıelden geçirdim;yosunlarını temizledim. Bitkilerin bakımını yaptım. Kısaca dipten temizlikyaptım. Anneler derler ya, "dipten temizlik yaptım"bil ki o zaman evde ciddi anlamda bir temizlik harekatı yapılmıştır.
İşte deyim yerindeyse ben de öyle yaptım. Akvaryumu tepeden tırnağatemizledim. O arada evin telefonuçaldı. "Ülen" dedim...
" Akşamın bu saatinde kim arar böyle ısrarla" diye.. İçimden geçirdim.. Cep telefonu olsa numarayı göreceksin açma ve açmama durumlarıvar tabii.
Telefonun ahizesini kaldırdım kulağıma uzaktan tuttum. İçime doğmuş sanki bir gariplik olacak gibi.
Ahizenin diğer ucunda Yüksel Çakmur'un sekreteri Yücel Hanım:"Işık Bey otobüs ihalesi varmış başkanım sizi bekliyor ihale saat 20.00’de"
"Ohhh!" dedim içimden...
Akşam 20.00 de ihale. Otobüsihalesi. Her şeyi ortalıkta bırakıp giyinip gitmek zorunda kaldım. Apar topar tıraş oldum. Otomobilime atladığım gibi doğru belediye.
Nasıl olsa birkaç saat sürer döner gelir balıkları akvaryuma yerleştiririm diye düşündüm.
İnanır mısınız? İhale sabaha karşı yedide bitti.
Oradan çorbacıya vetekrar işbaşı. Evde de kimse yok. Diyeceğim ki: "balıkları akvaryuma koyun ölmesinler"
Neyse! Sabah koltuğuma oturdum. İçim içimi yiyor. Balıklar ne olacak diye.
Artık öğlen saatlerinde dayanamadım veşöföre: "Usta hadi beni eve kadar götür şu balıkların değişimini yapayım" dedim.
Eve gitmek için yola çıktık. İçimdendiyorum ki: "Umarım geç kalmamışımdır."
Eve geldim. Merdivenleri üçer beşer çıktım. O hızla kapıyı açtım salona daldım. Doğru kovanın başına koştum.
Tüm balıklarım ters dönmüş ve ölmüş. İçlerinde bir iki tanesi ise can çekişiyor ve ölmek üzereler.
Biliyor musunuz?
Yaşamımda o kadar çok hayvan baktım ki, kedi , köpek, bıldırcın, tavuk ve güvercin.
Ama o çaresiz balıkların bu şekilde ölüp gitmelerineüzüldüğüm kadar, hiç birinin ölümüne bu kadar üzülmedim.
Ve hiç birinin ölümü beni bu kadar etkilemedi. Aradan neredeyse on beş yıl geçmiş ve ben yok yere ölen 40 balığımın yasını halen tutarım. Hem de aklıma rakı masalarını getirmeden...