Ekonomik şartlar pek de iç açıcı değil. Ticareti bilen bilmeyen bir ürün bulup pazarlamaya, para kazanmaya çalışıyor. Buna herkes saygı duymak zorunda, ne de olsa ekmek parası. Ama bir de
tezgahın diğer yanına baksak. Müşterinin hiç mi hakkı, hukuku yok? Bu devirde müşteri olmak da zor iş.
Oldum olası canımı sıkmıştır
Etiketin Yarısı! ,
Büyük İndirim! yazılı vitrinler. Mümkün olduğunca da uzak durmaya çalışırım. Öyle bir devirdeyiz ki, kimse kimseye günahını vermiyor. Adam gözümüzün önünde denize düşüyor, boğuluyor, çırpınıyor, milletin kılı kıpırdamıyor. Ama aynı millet bana dükkanında yarı fiyatına ürün verecek! İnanmam, siz de inanmayın, etikete bakın, sonra da ürünün kalitesine, sonra bir daha etikete bakın! Vaktiniz varsa benzeri dükkanları dolaşın.
Çok fena bir kuyruk acım var bu konuda. Ne zamandır aklımdaydı, bu hafta bahsetmek istedim. Çok sevdiğim bir arkadaşım, geçen bayram bana bir hırka almış. Çok rahat, kullanışlı ve bana da yakıştığını düşünüyorum. Bir ay boyunca neredeyse sırtımdan hiç çıkarmadım desem yalan olmaz.
Aslında bana bir kazak hediye etmişti ama kazak bana küçük geldiği için, mağazaya gidip bu çok sevdiğim hırkayla değiştirmiştik. Hırka kazaktan biraz daha havalı dolayısıyla daha pahalı gibi duruyordu. Üzerinde de etiket yoktu. Aynı model hırkaların hiç birisinde etiket yoktu. Satıcı arkadaş da bilmiyormuş, gidip kasaya sormak istedi. Ben de göz ucuyla takip ediyorum onu. Kasaya gitti, önünde bekledi ve geri döndü, hiçbir şey sormadan ! Bir an aklıma kötü düşünceler geldi, arkadaşıma fısıldadım. Ama akşamın verdiği yorgunluktan üstelemeye pek halimiz olmadı. Maalesef 50 YTL'ye aldığımız kazağın üzerine 10 YTL daha fark ödedik.
Tam bir ay boyunca hırkamla mutlu günler yaşamıştım, 3 gün önce aynı mağazanın önünden geçene kadar. Benim hırkam, vitrindeki mankenin üzerinde, ve üzerinde de o midemi bulandıran yazı;
Yüzde 50 İndirim - 19.95!!!. Önce rengim değişti, kırmızı ile mor arasında gidip geldi. Sonra dişlerimin gıcırtısını farkettiğimde kendimi mağazanın içinde, satıcıdan durumun izahını isterken buldum.
Yahu kardeşim yüzde 50 indirim yaptın da, neden 30'a değil, 19.95'e satıyorsun. 10 milyon için insanlar neler yapıyor, ne sıkıntılar çekiyor, yazık değil mi bize şimdi? Herşey nafile, 'Fiyat politikalarımız böyle, arasıra indirimler yapıyoruz.' gibi sözler bana çivi gibi battı o anda. Satıcıyı dinlerken dalmışım, aklıma geçen hafta Sayın Maliye Bakanının sıvı yumurtanın vergi oranına ilişkin yaptığı açıklamada 'Her hükümet, her yıl vergi oranalarını belli ürünlerde düşürür, bu normaldir.' sözü geldi. Yapacak hiçbir şey yok diye düşünerek, iki kere
'Haklısınız' dedim. Biri satıcıya, diğeri Sayın Bakanımıza.
Hırkamı hala çok seviyorum. Her giydiğimde çok sevdiğim arkadaşımı hatırlamaya devam ediyorum.
Ama madem bu malı 20'ye satarken para kazanabiliyorsun, neden bana 60'a satıyorsun?
Kimse kızmasın ama, bir haftadır
Tekstilci aç! Borcunu ödeyemiyor! Mahvolduk! diyenlere pek katılmıyorum. Üretici 20'lik malı 60'a satanlardan hesap sorsa, orada hakkını arasa pek fena olmaz sanırım. Devletten hesap sormaya, kredi çekmeye de gerek kalmaz.
Ürünlerin sabit bir fiyatının olmaması, serbest piyasa ekonomisinin vazgeçilmezi olarak tanımlanıyor. Ama bu kadarı bence dolandırıcılık. Şirinyer'in göbeğinde, güpegündüz dolandırıcılık. Güven kaybı, itibar sarsılmasından dolayı giyim harcamasını kısacak insanlara da yazık, dolaylı yoldan etkilenen üreticilere de...
Fiyatlarla oynarken, ahlaki değerleri biraz düşünelim derim. Değerlerimizi de indirip yerlere sermemek lazım. Mecazi anlamda
"Satıcı" (Yarı yolda bırakan) olmayalım, dürüst tüccar olalım.
Sevgiyle kalın...
![İnternet'te Ailenize Ait Bir site Var! İnternet'te Ailenize Ait Bir site Var!](http://www.ailemizve.biz/images/logo_200.jpg)