Birileri Bizi Fena Yozlaştırıyor
Yazar: Konuk Yazar
Tülay Hergünlü
Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Bir gün merak ettim, ülkemizin beş büyük kanalının akşam programlarına bir göz gezdirdim Bir kanalda sekiz dizi bir yerli film, bir kanalda altı dizi bir yabancı sinema, bir kanalda beş dizi, iki reality show, iki sinema, yıllardır seyrettiğimiz diğer kanalımızda ise sabahtan gece kuşağına kadar 9 dizi buna tekrarlar dâhil, bir müzik programı. Gündüz programlarına bakmaya gerek duymadım çünkü pembe dizilerin sürüsüne bereket olduğunu biliyorum. Hafta sonları ise özellikle Pazar akşamları spor programlarından geçilmiyor.
Türkiye’de hiçbir dönem insanlar bu kadar uyutulmamıştı. Çocuklar saçma sapan Amerikan çizgi filmleri ile uyutuluyor.(70 kuÅŸağı Tom Miks, Texas’larla uyutulmuÅŸtu). Zavallı apartman çocukları sokakta oynamayı bilmiyor, oyun yaratmayı, misketi, çelik çomağı, çamurdan oyuncak yapmayı, yaÄŸmur altında kurtarmaca oynamayı bilmiyor. O, evinde Simps, Yüzüklerin Efendisi, Trock oynuyor. Sanal canavarları öldürüyor. Amerika’nın ÅŸiddet düşkünü filmlerini seyrederek ÅŸiddeti çok normal algılayan bir nesil olarak evinde büyüyor.
Türk kadınları medyada pembe dizilerle, gelin-kaynana yarışmaları ve bazı seviyesiz şarkıcıların sundukları kadın programları ile,Türk gençliği medyada neredeyse porno seviyesine indirilen pop starların klipleri ve şarkıları ile, Türk erkeği her akşam yayınlanan ve geyik muhabbetlerine dönüşen spor programları ile uyutuluyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan Pop Star yarışmalarında kazanan, televizyon firmaları ile GSM firmaları oldu. Vatandaşın ise kazanmasını istediği şarkıcıya gönderdiği onlarca SMS karşılığı ödedikleri faturalar yanına kâr kaldı.
Biri bizi gözetliyor evleri, gelin kaynana yarışmaları, dans yarışmaları ikinci baharlar, kadın programları. En acısı da bu programları yoksul halk seyrederek, SMS atarak maddî kaynak sağlıyor. Televizyon programlarında seviyesizlik diz boyu. Bir TRT vardı orada da son günlerde bozulmalar başladı. Oysa televizyon kanalları bir ülkenin eğitimine ve kültürüne katkıda bulunabilecek en etkili araçtır. Bizim TV kanallarımızda bakın neler yayınlanıyor ;
1- Her akşam arka arkaya yayınlanan yerli diziler; Bir kaç yıldır bu dizilerde işlenen konular Doğu ve Güney Doğu ağırlıklı. İki büyük aile (aşiret)arasında gelişen olaylar. Mekânlar ise İngiliz şatolarına beş çeker. Dev gibi konaklar, hizmetçiler, uşaklar. Zenginlik diz boyu. Konakların önündeki araçlar ise insana Baba filmindeki araçları çağrıştırıyor. Siyah jeepler; bir de arka arkaya dizilmeye görsünler. Sanki İtalyan mafyası. Belde silahlar. Cinayetler, kin, nefret. Arada aşk da var tabii. Başrollerde gerçek aktörler yerine ünlü arabesk şarkıcıları. Dışarıdan seyreden birisi bizim Doğu ve Güney Doğu insanının bu şekilde yaşadığını zannedecek.
2- Reality Show’lar; Ä°nsanları rencide eden, aile kavgalarına sebep veren, kiÅŸilerin zor durumlarını sömürü malzemesi olarak kullanan, sevgisiz ve ruhsuz programlar.
3- Yabancı pembe diziler; Özellikle gündüz saatlerinde yayınlanırlar. Konular hep aynı. Zengin aileler, nerdeyse yarı çıplak gezen şık giyimli kadınlar, Babası belli olmayan çocuklar, kim kimin karısı, kim kimin sevgilisi, hırs, nefret, cinayet. Evlilik yerine birlikte yaÅŸanan yaÅŸamlar. Sokakta gezdiÄŸi ayakkabılarla evlerinde gezenler, yataklarına uzananlar.(bizim bazı yerli dizilerimizde de var). Ahlâksızlık, seviyesizlik had safhada. Yabancı pembe dizilerde olmazsa olmaz bir karakter de var. Ailenizin rahibi veya bazen rahibesi. Hiç Brezilya dizisi izlediniz mi? Ben merak edip izledim. Bu dizilerde örtülü bir Hıristiyan misyonerliÄŸi yapılır. Devamlı gidilen bir köy kilisesi ve içinde melekler gibi bir rahip. Aziz peder her derde deva. En sıkıntılı zamanlarında yanlarında. Sırlarına ortak. Eli deÄŸdikçe günah çıkartıp zavallı günahkârları tertemiz hale getirir. Ne güzel, insanın neredeyse din deÄŸiÅŸtiresi geliyor hâşâ. Cennet’teki babaları ise hep onlarla birliktedir. Cennet’te onlara tahsis edilmiÅŸtir. Bizim Cennet’i parselleyen din büyüklerimize duyurulur.
4- Televole ve futbol programları: BaÅŸlarda televole programları spor içerikli arada müzik ve eÄŸlence de olan seviyeli programlar olarak baÅŸladı. Ancak “reyting” kaygısı ve reklâm geliri elde etmek için bu programlar da seviyesizleÅŸti. Futbol programları ise tam manasıyla bir geyik sohbeti; birkaç eski sporcunun tekeline aldığı yorum yapılan programlar. Spor eskiden spor olduÄŸu için yapılırdı. Åžimdilerde büyük paraların döndüğü, hisseleri halka açılmış, kendi ticarethaneleri olan büyük ÅŸirketler tarafından yapılıyor. Sporcu ruhu kalmadı. Sporda da ÅŸiddet ön saflarda.
5- Magazin programları: Bu programlar evlere şenlik. Kim kiminle birlikte imiş, Kim kiminle nerede basılmış, kim kime ne hediye almış, kim geceyi hangi ünlü barda sona erdirmiş, kim şık, kim rüküşmüş. Kimin göğsü derin dekoltesinden çıkıp muziplik yapmış Filanca şarkıcı kiminle olan düzeyli!!! İlişkisini sona erdirmiş. Hangi ünlü kaçıncı evliliğini kiminle yapmış. Mış mış mış.
6- Gelelim müzik programlarına: Devlet kanalı dışında seviyeli bir müzik programı yapılmıyor. Türkü’leri sadece bu kanalda dinleyebiliyoruz. DiÄŸer birkaç kanalda da türkü programları yapılıyor. Türk folklor oyunları yok denecek kadar az. Folklor oyuncuları ise dekor olarak kullanılıyor. Bazı genç türkücüler de olmasa gençliÄŸin türkü dinleyeceÄŸi yok. Türk sanat müziÄŸi unutturuldu. Klasik Türk Sanat Musikisi ise hatırlanmıyor bile. Gençler seviyesiz bilgisayar bestelerini dinliyor. Önüne gelen ÅŸarkıcımız aynı zaman da da besteci !!!. Rahmetli Zeki Müren kendisine icra ettiÄŸi ÅŸarkının bestecisi sorulduÄŸunda ‘naçizane benim bestem’ derdi. Åžimdiki ÅŸarkıcılar çok mütevazı. Her ÅŸeyi tükettiÄŸimiz gibi sanatı da tükettik. Ekrana çıkan herkes sanatçı!!!. Müzik kanallarında bir de istek yapanları belirten alt yazılar gezer. Bu alt yazılarda gençlik tarafından Türkçe’nin ne hale geldiÄŸini görmek için baÅŸka yerlere bakmaya gerek yoktur. Ä°ÅŸte birkaç ileti ; ‘ Slm… Sıradaki parça bilmem kime gelsin’ Slm. Bilmem kimden bir parça istiyorum by ‘ ve buna benzer daha pek çok “ mesaj”.
7- En önemli programlar insanı çileden çıkartan, saç baş yoldurtan reklâm programları; Filmin veya dizinin en önemli yerinde ve son karesinde pat diye girerler. Uyarmadan, saygısızca. Reklâmlar bir TV kanalının gelir kaynağı, can damarıdır. Bunu biliyoruz ancak bu kadar sıklıkla yayınlanmaz ki. Her halde bir süresi sınırı olmalı. Hedef kitlesi ise çoğunlukla kadınlar ve çocuklardır. Nerdeyse dizi uzunluğunda yapılanları da var. Merak ediyorum halk, reklâm giderlerinin aldıkları ürünün fiyatına yansıdığını diğer bir deyişle firmaların reklam giderlerini aslında o ürünü satın alırken kendisinin ödediğini biliyor mu? Bir şey daha, bir alın ikincisi bedava tarzında reklamı yapılan ürünlerin satışlarda bedava olduğu söylenen ikincisinin bir maliyeti olduğunu ve birinci ürünün satış fiyatının içine yedirilerek satıldığını bu halk biliyor mu ?
***
Daha sayabilirim ama sayfalara sığmaz. Bir ülke insanının yozlaÅŸması için kullanılan en etkili araç medyadır. Artık ülkeler top tüfekle fethedilmiyor. KimliÄŸini ve kültürünü unutturarak da bir ülke çökertilir. Åžu anda Türk insanına yapılan budur. Ekonomik sıkıntı içerisinde kıvranan, nüfusunun neredeyse yüzde 10’u iÅŸsiz olan Türk halkı iÅŸte bu tarz programlarla uyutuluyor. Beyinler dumura uÄŸratılıyor.
Halk saÄŸlıklı düşünemez oldu. Hep dış güçlerden ÅŸikâyet ederiz; bizim hiç mi suçumuz yok. Bu programları ve klipleri yapanların ve yeni yetiÅŸmekte olan çocuklarına izleten annelerin babaların hiç mi suçu yok? Bu çocuklar geleceÄŸin Türkiye’si deÄŸil mi? Neden televizyonlarda kendi kültürümüzü, geçmiÅŸimizi nereden geldiÄŸimizi, neler yaptığımızı neler yapmamız gerektiÄŸini anlatan programlar yapılmıyor? Neden belgesel program denince hala aklımıza Ä°pek Yolu ve Kaptan Custo geliyor?
Neden bilimsel programlar yok? TÃœBÄ°TAK’ ı da siyasete kurban verdik. Neden sosyal içerikli programlar yapılmıyor? Neden baÅŸta DoÄŸu ve GüneydoÄŸu olmak üzere ülke sıkıntıları iÅŸlenmiyor? Mersin’de narenciye dalında çürüdü. Neden çiftçiyi bilgilendirici tarım ve hayvancılık ile ilgili programlar yapılmıyor? (Bu programları sadece TRT GAP ve TRT 4 gibi fazla seyredilmeyen kanallar iÅŸliyor) Neden çiftçiye, hayvan yetiÅŸtiricisine ve besiciye Türkiye’nin buÄŸdayını, etini, gübresini dışarıdan ithal etmesinin nedenleri anlatılmıyor?
Neden halka kendi yerli elma ve armutunun yerine kilosu 5 - 6 YTL civarında satılan tatsız ithal meyvelerin market raflarını süslemesinin nedenleri anlatılmıyor? Muzdan söz etmemize hiç gerek yok. O yıllar önce bir Türk büyüğümüzün sayesinde isim deÄŸiÅŸtirdi. Anamur’du Çikita oldu. Neden halka tüketici bilinci saÄŸlayan programlar yapılmıyor? Kredi kartı çılgınlığının boyutları insanımızı intiharlara sürüklüyor. Her köşe başı ithalatımızı körükleyen süper marketlerle doldu. 20 - 24 Ay taksitlerle satın alınan tüketim malları kazanmadan harcamamıza neden oluyor?
Neden tüketim bilinci aşılayan programlar yapılmıyor? Hem devlet olarak hem de birey olarak borç batağındayız. Bazı kültür miraslarımız barajlar altında kalıyor ve kalacak, neden kimse ses çıkarmıyor? Neden Türkiye’nin Bor ve Uranyum zenginliÄŸinin üstünde oturan ama hâlâ geliÅŸmekte olan ülke konumunda olmasının nedenlerini anlatan ulusal bilinci canlandırıcı programlar yapılmıyor? Etibank’ın yabancılara satılmasının bor madenlerinin üzerine yabancıların oturması demek olduÄŸu anlatılmıyor? Gelibolu rant’a açılıyor, özelleÅŸtirme adı altında millî tesislerimiz yok pahasına satılıyor, neden kimse sesini çıkarmıyor ?
İşçiler dövülüyor, neden kimse ses çıkarmıyor? Neden bu konular iÅŸlenmiyor? 21. Yüzyıl Türkiye’sinde hâlâ okulsuz öğretmensiz yolsuz, elektriksiz köyler var, Ä°stanbul’un göbeÄŸinde okulu olmayan, kütüphanesi olmayan yerler var. Neden bu konularda halkı düşünmeye ve bir ÅŸeyler yapmaya itebilecek programlar yapılmıyor? Neden ‘bir tek dal da olsa gönderin ‘diye feryat eden, okulunu elleriyle boyayan Güney DoÄŸu’da görev yapan bir öğretmeni ve nice öğretmenleri iÅŸleyen programlar gündeme getirilmiyor?
Tesettürlü, çarÅŸaflı kadınlar başörtüsüne özgürlük çığlıkları atarak kendi esaret zincirini oluÅŸtururken neden diÄŸer kadınlar bu konuları gündeme taşıyacak, bilinçlendirici programlar yapmıyor? Neden bazı Sivil Toplum KuruluÅŸlarının Amerikalı bir “spekülatör” tarafından finanse edildiÄŸi ve Türkiye’ yi içeriden çökertme çalışmalarının finansal destek adı altında hayli yol katettiÄŸi halka anlatılmıyor?
Neden DoÄŸu ve GüneydoÄŸu’da PKK terörünün hortladığı, 300 kiÅŸilik militanın patlayıcılarla birlikte topraklarımıza sızdığı, bölücübaşının yeniden baÅŸrolde olduÄŸu, AÄ°HM ‘ nin yeniden yargılanması yönünde tavsiyelerde bulunduÄŸu, Papayı vuran AÄŸca’nın aniden serbest bırakılıp, bir ay sonra tekrar içeri alınmasının nedenleri anlatılmıyor? Neden batının Ä°slâm dinini ve muazzez Ä°slam peygamberini terör ile eÅŸitleme nedenleri anlatılmıyor? Neden askerimizin başına geçirilen çuval için özür dilenmediÄŸi ve hâlâ kanayan bir yara olmaya devam ettiÄŸi anlatılmıyor? Neden Türkiye üzerinde oynanan oyunların neler olduÄŸu halka anlatılmıyor?
Her şey para değildir Bu ülke birilerinin esareti altına girdiği zaman para kazanılacak ülke kalmayacak. Kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız. Küreselleşme aldatmacasına kulaklarımızı tıkayıp kendi ulus bilincimizi yeniden şahlandırmalıyız. Bunun içinde topraklarımıza, kendi dilimize, dinimize ve kendi kültürümüze sahip çıkmalıyız. Ulus devlet bilinci olmayan ülkeler yok olmaya mahkûmdur.
Yaz mevsimine girmek üzereyiz. TV programları bir tatile girecektir. Yeni dönemde dileğimiz eğiten, öğreten, düşündüren bazen de güldürüp düşündüren, seviyeli bir şekilde eğlendiren, insanları dilenciliğe sevk etmeyen, bilgilendirme amaçlı yarıştıran, dünyayı tanıtacak belgeseller, kaliteli iz bırakan filmler, ulusal kültürümüze sahip çıkan, günümüz müzik akınlarını takip eden seviyeli müzik programları, sağlık programları, iç ve dış tehditleri anlatan programlar, nitelikli spor programları, insanı programında sömürü malzemesi yapmadan sosyal içerikli, çözüm önerebilen, katılım sağlayabilecek programlar yapılmasıdır.
Unutmayalım ki kaliteli programlar da izlenir ve reklâm geliri getirir. Türk medyasında ülke bilincinin ve sağduyunun hâkim olması dileğiyle.