Bizi sevmiyorlar!
Yazar: Sabriye Mercan Bolulu
Bundan tam iki ay önceki yazımda "Kuş gribi nereye uçtu?" diye sormuştum.
Genelde suskunluklardan hoşlanmam; altında hep bir şeyler saklıdır. O dönem de böyleydi. Manyas'ta ortaya çıkan kuş gribi "kısa sürede, üstün başarıyla" kontrol altına alınmış, bütün dünya neredeyse hayran kalmıştı bize. Karantina bitmiş, tavuk ve yumurta satışları yeniden başlamış, krizi kolayca atlatan sektör bu kez fiyatlarını da yükselterek kaldığı yerden devam etmişti.
Oysa tam göç zamanıydı. Sanki telli turnalar, sadece türkülere konu olmak için üstümüzden uçup gidiyordu.
Ve sonuçta kuş gribi geçen hafta ne yazık ki ölümlerle gün yüzüne çıktı.
Hiçbir yönetici beni Türkiye'de kuş gribinin üç ay önce kontrol altına alındığına inandıramaz!
Zaten onların da böyle bir çabası yok! Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde kuş gribi şüphesiyle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne dört çocuk kaldırılıyor. Üç gün boyunca çelişkili açıklamalar yapılıyor. Türkiye üç altın günü, kriz yönetimini bilmeyen politikacılar yüzünden kaybediyor.
Kriz yönetiminin bir numaralı kuralı olan "bilgi kanallarını açık tutmak" ilkesi yerine tam tersine bilgi verenleri "işgüzarlıkla" suçlayan bakanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Yüzyılın felaketi olarak öngörülen kuş gribi ülkemizde can aldıktan günler sonra olay yerine giden bir bakanın olduğu coğrafyadayız. Aynı tavuğu yiyen ve çocuklarını kuş gribine kurban veren anne-babada da hastalık olabileceği şüphesini günlerce aklımıza getirmiyoruz. Robot giysili görevlilerin tavukları canlı canlı torbalara doldurup ateşe attıkları, kaçanları da vatandaşların elle tuttuğu bir kriz yaşıyoruz. Bölgedeki insanları özellikle eğitimsiz bırakıp, sonra da cahil diye eleştiriyoruz. Terörden doğan zararların karşılanması için çıkarılan yasa kapsamında Diyarbakır'da tazminat almaya hak kazanan köylülere sahte para dağıtan devlet bankalarının olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
... ve uzayıp giden neredeyse sonsuz bir liste!
Bu kriz bir kez daha gösterdi ki seçimden seçime bizi anımsayan bu devletin yöneticileri bizi sevmiyor, saymıyor, önemsemiyor.
Özür dilermiş gibi yapmakla giden canlar geri gelmiyor Sayın Bakan! Tıpkı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı'nın Malatya'da yaşanan yuva skandalından sonra gidip onlara sarılmasıyla sorunun çözülmediği gibi...
Neyse ki çok şanslısınız! Belleği zayıf bir toplum olarak yine bu yaşananlar unutulacak, seçim zamanı yine karşımıza çıkma cesaretini bulacaksınız.
Bugünden umudum yok artık! Ama bari geleceğimize sahip çıkalım. Kurban Bayramı'nda boş durmayın, NTVMSNBC'nin düzenlediği kampanyaya destek verin. www.ntvmsnbc.com'a girin, "Ülkemizin geleceğine sahip çıkalım" logosuna tıklayın. Hangi sponsorun, hangi okula bir bilgisayar bağışladığını anında görün.
Biz kızımıza tavuk, yumurta falan yedirmeyip, bugününü korumaya çalışıyoruz. Büyüdüğünde ise gelişiminin önü kapanmamış, eğitimli, çağdaşları gibi düşünüp, sorgulayan, seçimlerini doğru yapan insanlarla aynı toprakları paylaşmasını istiyoruz. Bunun için işi devlete bırakmayıp bu tür hareketlere güç vermek gerekiyor.
Hepinize iyi bayramlar, iyi tatiller; bu koşullar altında ne kadar iyi olursa tabii...