Eşkıya Balçova'ya Hükümdar Olmaz!
Yazar: Agah Agamemnon
Milli Mücadele'nin filizlendiği dönemler. Millet Meclisi, seferberlik ilan ediyor. Halk varını yoğunu, Anadolu'yu dünyanın sömürgeci devletlerinin ablukasından kurtarmak için mücadele veren Türk Ordusu'nun muzaffer olması için bağışlıyor. Ve o dönemlerden bir Mustafa Kemal sözü: "Böyle bir dönemde, yoksulluk zenginlikten daha heybetlidir..."
Kütahya'ya tayini çıkan, Milli Mücadele'nin bir neferi olmak için trenle yola koyulan bir Türk Subayı'nın yol arkadaşları, Halide Edip ve gönüllü bir Türk hemşiresidir. Kurtuluş Savaşı'nın kalbi Ankara'dan tüm Anadolu'ya, "kadınlar ve kağnılarla" açılan ‘kılcal damarlar'la yayılan ‘asil kan' herkesin dilindedir. Tabii ki subay, H. Edip ve hemşirenin de. Bu sohbet sırasında, Türk Subayı'nın yırtık olan pantolonunu gizleme çabasını fark eden H.Edip'in söyledikleri önemlidir: "O yırtık, bizim için İngiliz diz bağı nişanından daha önemlidir..."
***
İngiliz Teğmen Miller, Beyoğlu'nda gezerken kendisine selam vermeyen üst rütbeli bir Türk Subayı'ndan özür beklentisini, dönemin Savunma Bakanı'na iletir. Türk Subayı'nı huzuruna çağıran Bakan, "İngiliz'den özür dile" der; Türk Subayı rütbelerini sökerek bu emre uymayacağını belirtir ve "Ben Çanakkale'de, Doğu Cephesi'nde, Filistin'de, rütbemin ardındaki binlerce şehidin kanını çiğneme sorumluluğunu alamam..." yanıtıyla ayrılır makamdan. 29 Ekim 2005'te ise, İngiliz marketlerini kabe yapan bazı adamlar(!), Cumhuriyet nimeti sayesinde küplerini doldurup, bu İngilizlerin karşısında el pençe divan duruyor! Efeler diyarı bir ilin belediye başkanı, Tariş arazisinde imar düzenlemesi yaparak önünü açtığı bu İngiliz Marketi'nden 450 milyar ‘koparttığı' için bayram yapıyor. İşte birilerine göre Bayram, Seyran. Burada ‘öpen enişte' kim oluyor, öpülecekler sıralamasında Balçova mı başta yoksa? Neyse ki bizim "Sheriff"imiz var! O, bugüne kadar karşı durduğu gibi (!), bundan sonra da geçit vermez İngiliz'e. Balçova'da rütbesini sökecek adam kaldı mı Allah aşkına?..
***
Mustafa Kemal'in, ordunun yarısı anlamına gelen 30 bin kişinin savaş alanından kaçmasını konuştuğu İsmet İnönü'ye söylediği "İnsanların kafasını yüreğini milli bir terbiyeden geçirmek lazım" sözleri, bugün de güncelliğini yitirmemiş görünüyor. Konya'da İngilizlerin desteğiyle, Milli Mücadele'ye karşı saltanat ve hilafeti destekleyen, isyan hazırlığındaki Delibaş Mehmetler, farklı yüzlerle ve kıyafetlerle karşımızdalar. Şimdi desteğin adresi ABD belki ama, sonuçta değişen bir şey yok. Mustafa Kemal'in "Halkımızın gelecekte, gerçek dindarlarla din tüccarlarını birbirinden ayırmalarını umarım" sözlerini hatırlayan da kalmadı.
Bir millet savaşın kucağındayken bile, geleceğe yön verecek kuşakları yetiştirecek öğretmenlere Öğretmen Kongresi'nde seslenme sorumluluğu taşıyan Mustafa Kemal'in, haremlik selamlık oturma düzenine kızıp, Mazhar Müfit Bey'e söyledikleri kulağımıza küpe olmalı: "Sizin kendinize mi güveniniz yok, Türk hanımlarının faziletine mi?."Bir de, 29 Ekim 2005'te, Konak Meydanı'nda, "Kara Çarşaf Eylemi" yapanlara bakın, utanın.
***
Biz cephede namaz kılarak şehadet şerbetini içen bir ecdadın kardeşleriyiz, çocuklarıyız, torunlarıyız; Türkiye'de, İzmir'de ya da Balçova'da fark etmez. 29 Ekim'de, halkın görkemli yürüyüşünü organize edenlere geleceğimiz adına teşekkür etmeli. Ayrıca (her ne kadar adresi İngiliz marketinin yanı da olsa) Edip Akbayram'ın billur sesini Cumhuriyet Bayramı coşkumuzla buluşturan Mehmet Ali Çalkaya'yı ve soğuğa rağmen o alanı dolduran vatandaşları alkışlamalı. Ama, (Akbayram'ın içine doğmuşçasına, giriş şarkısında söylediği gibi) şunu da demeli:"Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz." Sorabilmeli; Balçova'nın "dernekleşmiş Atatürkçüleri", konformistler gibi, neden etkinliklerini alışveriş merkezlerinde yapar da, Büyükşehir Belediyesi'nin açık hava sergileri gibi halkla iç içe sergiler düzenlemez? Kocatepe'de kara uzanan Mustafa Kemal'i ne çabuk unuttuk. "Halkın içinde" haftalar dilerim! Ailenizle, çocuklarınızla, torunlarınızla şeker gibi bir Ramazan Bayramı geçirin.