1999 Marmara Depremi'nden sonra bir süre Türkiye gündeminin ilk sırasına oturan DEPREM, İzmir'de hortladı.
1999'dan sonra Türkiye'nin birçok ilinde deprem meydana geldi. Ama her seferinde, örneğin Bingöl depreminde televizyonların ana haber bültenlerinde ilgili haberden hemen sonra, "Bu deprem İstanbul'daki beklenen büyük depremi tetikler mi?" sorusuyla karşılaştık.
Türkiye'nin geri kalanı, İstanbul'a endekslenmiş yaşamıyla, "Ne zaman benim caddelerimdeki trafik sıkışıklığı da ana haber bültenlerinde İstanbul'unki kadar yer alacak?" diye boşuna bekliyor yıllardır. Ama deprem ciddi bir konu. İstanbul'da büyük bir deprem bekleniyor, doğru. Ama birinci derece deprem bölgesi olarak bilinen İzmir'de olası bir deprem için ne gibi hazırlıklar yapılıyor, faylardaki gerilim ne durumda gibi haberlere ben ulusal kanallarda rastlamadım. Zaten bunların sadece sanı ulusal, aslında yok bizim yerel kanallarımızdan bir farkları. Tek, minicik bir fark var. Gündemleri İstanbul.
Neyse konudan fazla uzaklaşmayalım. Bütün Türkiye el-ele vermiş, İstanbul'daki büyük deprem için binaları nasıl sağlamlaştırırız diye düşünüp taşınırken, güzel kentimiz İzmir 17 Ekim sabahı deprem korkusuyla uyandı.
Ben rastlamadım, bilmiyorum. Şahit olanınız varsa, bir adım beri gelsin. Mahallemde, sokağımda ben bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığının araştırılarak, eğer sakat bir durum varsa dayanaklılaştırıldığını ya da oturulamaz raporu verildiğini görmedim.
Şimdi burada önemli bir nokta var. İzmir birinci derece deprem kuşağında değil mi?
Yoksa hepimiz sadece İstanbul için mi çalışıyoruz? Ya da İstanbul'dakilerin canı can, bizimki patlıcan mı?
Bugün Kandilli Rasathanesi'nin müdiresi "Deprem değil, bina öldürür. Oturduğumuz binalara güvenmediğimiz için depremden korkuyoruz" diyor.
Yüzde 100 haklıdır. Ancak, bir ev kiralarken ya da alırken vatandaş olarak ulaşabileceğim ve binanın depreme dayanaklılığının olup olmadığı konusunda bir veri tabanı mevcut mudur? Böyle bir tespit çalışması yapıldıysa (farazi konuşuyorum canım, bunlar gerçek soru değil), bu binalar hakkında gereken işlem varsa yapıldı mı? Yoksa bunu ben yüksek paralar ödeyerek kendim mi ölçtüreceğim, kendim mi tamir ettireceğim, ya da oturulamaz raporu vereceğim? Çok demokratikleştik ya bugünlerde onun için soruyorum. Vatandaşa böyle bir özgürlük mü tanındı, benim mi haberim yok. Haberim olmayabilir, bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Ben öyle sordum işte, öğrenmek için.
Aslında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Boğaziçi Üniversitesi arasında imzalanan Araştırma Projesi Protokol Sözleşmesi kapsamında hazırlanan bir İzmir Deprem Senaryosu ve Deprem Master Planı var. Bu plana
http://www.koeri.boun.edu.tr/depremmuh/izmir/izmirrapor2002.htm adresinden ulaşabilirsiniz. Adı geçen plandan, İzmir'de depremlerde hasar görebilirliğin azaltılması için oluşturulan öncelik listesinden birkaçını sizlerle paylaşacağım:
1. Büyükşehir Belediyesi bünyesinde deprem riskinin azaltılması hususunda koordinasyon görevi yapacak bir birimin oluşturulması.
(Aradım taradım böyle bir birim bulamadım. Tekrar söylüyorum benim cahilliğim olabilir.)
2. Emniyet, itfaiye, hastane ve hükümet binaları gibi önemli yapıların deprem dayanımlarının bu proje kapsamında özel olarak incelenmeleri mümkün olmamıştır. Ancak, bu tip deprem sonrası ayakta kalması gerekli yapıların bir an evvel incelenerek gerekli görülen durumlarda takviye edilmeleri gereklidir.
(Ne yalan söyleyeyim bu konuda bir bilgim yok. İftira en büyük günahtır.)
3. Bina tasarım ve inşa sürecinin denetimi ve düzenlenmesi için kurumsal bir tabanın ve işleyişin geliştirilmesi.
(Bak, bu sanki kesin yapılmadı gibi geliyor bana.)
4.Arazi kullanımı planlaması mevzuatının kentsel hasar görebilirliği azaltmaya katkıda bulunan önlemleri bir öncelik olarak ele alacak şekilde geliştirilmesi veya değiştirilmesi ile etkin bir yaptırım işleyişinin geliştirilmesi.
(Bu teknik bir konu, yorum yok.)
5.Çevresel bozulmayı önleyecek önlemlerin ve yaptırımlarının geliştirilmesi ve kurumlaştırılması.
(Önce yapayım, sonra mahkeme falan derken, ben malı götürmüş olurum, mantığının çok örneği var kentte.)
6.Yeterli mühendislik hizmeti görmemiş düşük dayanımlı yapıların onarımı ve takviyesi için uygun tekniklerin ve uygulanmasına yönelik sosyo-ekoenomik teşviklerin geliştirilmesi.
(Ben bu konuda sosyo-ekonomik teşvik aldığımı hatırlayamadım. Hayır verdiler de ben mi almadım, onu da çıkaramadım.Hoş, ihtiyacım var mı onu da bilmiyorum. Ben Hatay'ın kayalık zeminine güveniyorum.)
17 Ekim 2005, saat 23:25. Yaklaşık yarım saattir bu yazıyı yazmaya çabalıyorum. Zira, hala sallanıyoruz. Bu gece Allah hepimizi korusun.