Ramazan alışverişini Balçova esnafından yapın
Yazar: Agah Agamemnon
Geçtiğimiz hafta, pek çokları yanlış yerlerde ve küplere binmiş bir halde bendenizi aramış, "Kim bu Agah" sorusu, hafta boyunca pek bir moda olmuş, özellikle medya dünyasında. "Agamemnon", Balçova girişindeki (adını çok sevdiğim) Orgeneral Eşref Bitlis Alt Geçidi'nin üzerindeki beyaz karayolları tabelasında en üst sırada yer alıyor. Bir de CHP'li Yücel Özen ile AKP'li İsmail Yılmaz'ın ortaklaşa olarak, İl Özel İdaresi'ne gelir yaratmak adına satışa çıkarma gayretine girdikleri halkın öz malı Balçova Termal Tesisleri kaplıcası ile diğer bazı otellerin termal merkezlerinde ‘Agamemnon' ismine rastlarsınız. Bu otellerinin termal merkezlerinde, Agamemnon'un yanına ayrıca ‘SPA' ifadesini kondurmuşlardır. Ne yapayım, eşek SPAlarına "kaldırın şu ibareyi" de diyemiyorum.
Agamemnon, ‘halkın kalemi' olduğu gibi, onu; yazdığı yazı nedeniyle geçen hafta boyu arayıp soranların masajla veya yogayla rahatlamaya gittikleri, (Hasan Tahsin'in tabiriyle) beş yıldızlı otel gazetecilerinin de aşina olduğu bir isimdir. Agamemnon isminin, bazıları için ifade ettiği anlam; "Beş kuruşluk tartışmanın ardındaki" başlıklı yazımın sonrasında oldukça değişti. Artık, Balçova'nın herhangi bir otelinde masaj için uzanmış "beş yıldızlı gazeteci" tayfasından bir şahsiyet, etrafına bakınmaya şartlanacak; çünkü her an "Agah Agamemnon" gelebilir, dikkatli olmak gerek!..
* * *
Mübarek Ramazan ayını idrak ediyoruz. Yardımlaşma, dayanışma ve arınma gibi anlamlarıyla Ramazan; gerçekten fakirin yiyemediklerini yediği, içemediklerini içtiğini, alamadıklarını aldığı bir kutsal özellik taşıyor. Ne güzel, Balçova girişinde de bir grup sivil toplum örgütü el ele vermiş, mütevazı bir iftar çadırı kurmuş.
Ancak benim bu aralar kafama en çok taktığım konu, Ramazan Yardımları. Gazetelerde, boy boy hipermarketlerin "Ramazan Kolisi" ilanlarını görüyorum. Balçova Belediyesi ile o ünlü takas konularıyla gündemde olan hipermarketin ilanında, bir kredi kartıyla yaptığınız alışverişte belli bir rakama ulaşırsanız, Ramazan Paketi'ni de bedavaya getiriyorsunuz. Oh, ne ala!. Çaktırmadan, "Yapacağınız yardımı da, kazanacağınız sevabı da bedavaya getirin" diyor size elin İngilizi. Pakette 8 çeşit ürün var. Hadi salçayı, pirinci (o da ABD menşeli calrose), yağı, makarnayı, iki adet (yine yabancı isimli) çorbayı anladık da; reklamlarda mutluluğun kaynağı gibi gösterilen Amerikan Şerbeti coca cola ve salata sosu ne oluyor?..Artık orucu suyla, zeytinle, cennetin meyvesi hurmayla da bozmayalım; ABD'nin Türkiye'yi çökertecek ‘yeşil kuşak projesi'ni çağrıştıran yeşil kapaklarla niyetimizi nihayetlendirelim. Oldu emriniz olur!... Ne bu Irak'a asker gönderme emri mi veriyorsunuz? Neymiş efendim bu İngiliz hipermarket; kantolu, meddahlı, Tuzsuz Deli Bekirli, Karagöz Hacivatlı "Direklerarası" eğlencelerini canlandıracakmış. O direği alıp, daha yararlı amaçlar için kullandırtmayın bana!...
Bir de İzmir'de doğan, İstanbul'da önce DOĞUŞ'a sonra da KOÇ'a ‘kurban olan' bir marketin ilanında, Türk gülmece kültüründeki gölge tiyatrosunun iki önemli kahramanı Hacivat ve Karagöz'ün saçlarına perma yaptırıp, ellerine vermişler alışveriş sepetini, "Ramazan Bonusu" diye dolaştırıyorlar. Yazıktır yahu, geçmişini bugünün tüketim kültürsüzlüğüyle ‘tüketen' bir anlayışa yazıktır. Balçovalılar; siz siz olun, örneğin, etinizi ve tavuğunuzu Temiz Aile Kasabı ve Adem, Rıza gibi usta diğer kasaplarımızdan; tatlınızı Şanlı, Elmascan, Canoğlu ve nicelerinden; böreğinizi Başak ve Maydanoz'dan alın.
Sebze ve meyvenizi Balçova'nın sokaklarını birbirinden güzel sergilerle donatan manavlarından; çerezinizi Can Kardeşler, Çıt Çıt, Özel Ömür Polikliniği bitişiğindeki mühendis çerezci ve diğerlerinden, yemeklik iaşenizi mahalle bakkalınızdan; pidenizi, pastanızı Arena, Bereket, Dolunay, Site ve daha pek çok güzelim fırından alın. Çayınızı ve kahvenizi Şevket Dilek'te, Manzara, Kırmızıhan, Teleferik Aile Çay Bahçesi ile öteki mekanlarda için; pidenizi ve kebabınızı Milhan, Ufuk, Kırmızıhan, Köftehor, Zeki'nin Yeri, Oltu Kebapçısı, Sevgi Yolu'ndaki ve ilçemizin pek çok yerindeki temiz lokantalarda afiyetle yiyin. Sizin, çocuklarınızın, torunlarınızın bayramlığını Yusuf Giyim'den, Tacettin'den, Balçova'daki pek çok markanın tekstil ürünleri mağazasından; ayakkabınızı Yenigün, Seven, Levent ve Balçova'da, sizin ihtiyacınızı karşılayacak dükkanlardan, ucuza ve taksitle alabilirsiniz. Sayamadığım isimler olabilir, onlar da bana kendilerini elektronik posta atarak hatırlatabilirler, onları da sonraki yazılara eklerim. İftar ve sahur sofralarınızı, yardım paketlerinizi, Balçova esnafının ürünleriyle donatın. Esnafın güler yüzü gibisini, hiçbir hipermarkette bulamazsınız.
* * *
Balçova Esnaf Odası Başkan Adayı Mehmet Gezici'nin, kapı kapı dolaştığı esnafa söylediği gibi, bunlar gerçekten "Müslüman Mahallesi'nde Salyangoz satıyor." Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, orta ölçekli mağazaların gecikmesini istediği Hipermarket Yasası'nı hemen meclise getirmeli ve bu yasayı daha önce kurulmuş olan hipermarketlere yönelik de işletmelidir.
Ya o, otellerin iftar menülerine ne demeli? 25 YTL'yi bayılıp, sözde İl Özel İdaresi'nin işlettiği otelin açık büfesinden tıkanırcasına yiyerek orucunu bozuyorsun. 30 gün oruç tuttuğunu düşün; 750 milyon gitti. Tabii varsa, kaç insanın asgari ücretle yaşamını idame ettirmeye çalıştığını düşünen yok. Günah değil mi, hiç olmazsa birkaç iftar akşamını bizim kuşağın (ekonomik düzeyi iyi olmayan) huzurevi sakinlerine ayırsanız, çocuk yurtlarından öksüzleri doyursanız, sevap kazanmaz mısınız? İzmir Çevre Yolu'ndaki bir restoranda, Varşova Böreği Meksika usulü tavuk ile orucunuzu bozmanız mümkün gazete ilanlarına göre, ya da ne idüğü belirsiz tavuklu Quesidilla'da yiyebilirsiniz. Ne diyeyim; haritası "Müzakere Menüsü"nde paylaştırılan ve basının bunu bir zafer havasında sunduğu Türkiye, gün geçtikçe örf ve adetlerinden uzaklaştırılıp yabancılaştırılıyor.
Yabancılaşmadan uzak, kendiniz gibi geçireceğiniz bir Ramazan yaşayın. Bu size Agah Dede'den vasiyettir. İyi haftalar.